Paylaş
Havaalanından oteline, plajından teleferiğine, turizm cenneti olmaya hazır gözükmesine aldırmayın.
Ne “Burada insanın ömrü uzar” diyene kulak asın ne de “Oksijenin yurdu Ordu” sözüne.
Geceleri dondurma yiyip gülüşerek dolaşan kızlı-erkekli gençler aklınızı çelmesin.
Şehirdeki insanı mest eden organik mi organik, sağlıklı mı sağlıklı hayatı unutun gitsin.
Ordu’luların “şehrimizi hakkıyla tanıtamıyoruz” demelerini de boş verin.
Ordu’ya sakın gitmeyin.
Burası öyle bir şehir ki, bir kez gelip vazgeçilecek gibi değil. Alışkanlık yapabilir.
Sonra bir de bakmışız üç-beş sene içinde meşhur olmuş. Turizm patlaması yaşanmış.
Grekler ve Slavlardan sonra, Akdeniz’i tamam eden bizler de onu keşfetmişiz.
Geldikçe harcıyoruz, harcadıkça sahipleniyoruz. Derken şehir değişmeye başlıyor.
Şimdiki sakinliği, huzuru, her türlü kaostan asude hali gidiyor, bir turizm şehri doğuyor.
Sokaklarında anlı şanlı meşhurlarımız fink atıyor. Tabii peşlerinde kameralar.
Organik hayatmış, bir tatlı huzurmuş, sağlıklı beslenmeymiş gayrı ara ki bulasın.
Sonunda bir de bakmışız, Karadeniz kıyısında yepyeni bir Antalya’mız olmuş.
Akdeniz kıyısındaki çirkin yapılaşma buraya da sıçramış.
Şimdiki halinden eser kalmamış.
Hatta bugünlerde “yavaş şehir” unvanı almaya hazırlanan perşembe bile hız rekoru peşinde.
Şehirlerini dünyaya açmak için yıllarca uğraşmış Ordulular “biz ne yaptık” diye kara kara düşünüyor.
Olmaz demeyin, olabilir. “Turizm cenneti” olmanın tam eşiğinde duruyor Ordu.
Siz siz olun gitmeyin. Gidecekseniz de iki kez düşünün. Bu yolun gidişi kolay, dönüşü zor.
ŞEFİN TAVSİYESİ
Yavrunu kitapla sevindir
Mine Soysal’ın “Eyvah Kitap” adlı eseri, tam yaz tatiline çıkacak ailelere göre.
Günümüz çocuklarıyla kitaplar arasındaki o fırtınalı ilişkiye dair hikâyeler anlatılıyor.
Kitaptan nefret ettiğini sananların, kitap okursa “karizmasının çizileceğinden” korkanların, internetle kitaplar arasında kalanların hikâyeleri.
Aslında çocuklardan çok onları geleceğe hazırlamaya çalışan biz anne-babaların okuması gerekiyor “Eyvah Kitap”ı.
Kitap okumanın bir zorunluluk değil bir zevk olduğunu hatırlayıp çocuklarımıza hatırlatmamız için.
Paylaş