Daha önceden yazmış olduğum restoranları, aradan bir süre geçtikten sonra tekrar ziyaret etmek çok hoşuma gidiyor.Zaten restoran hakkında tek bir yemekten sonra değerlendirme yazısı yazmak bence yöntem açısından son derece yanlış.Ancak Türkiye'de yemek yazarlığının özel koşulları nedeniyle tek geceden sonra yazı yazılması yaygın olarak yapılan bir iş.Bunu başka zamanlarda da yazdım ama tekrarlayayım. Bir New York Times'ın, bir Los Angeles Times'ın yemek yazarı bir restoranda en azından dört ayrı kez yemek yemeden yazı yazmıyor. Bizde de bu yöntemi kısa sürede yerleştirmek gerekecek galiba.Tabii bunun için full time yemek yazarlığı yapabilecek kabiliyette bir insanı görevlendirmek gerekecek.Neyse o ideal güne kadar ben eksikliğimi, aynı restoranı uzun aralarla da olsa birkaç kez ziyaret ederek gidermeye çalışıyorum.İki hafta önce Sai-Thai Restaurant'a tekrar gittim.Çok iyi de yaptım çünkü neredeyse iki yıl önce bu restorana ilk kez giitiğimizde yemekleri çok sevmeme rağmen üçüncü kez gittiğimde kalitede bir düşüş yaşanmakta olduğunu görmüştüm.Çok da üzülmüştüm çünkü gayret gösterdikleri takdirde muhteşem yemekler yapabildiklerini gayet iyi biliyordum.Neyse ki Sai-Thai'ye küsmedim ve denemelerimi sürdürdüm.Son gittiğimde ise yeniden eski muhteşem günlerine dönmüş olduklarını keşfetim ve inanılmaz derecede sevindim.İstanbul dünya çapında bir Tayland lokantasına sahip olmasaydı eğer gerçekten önemli bir eksiklik olurdu bu.Neyse ki Sai-Thai yeni yönetimi ile durumu tamamen toparlamış ve hatta kendisini de aşmak için çalışıyor.O gece yediklerimizi yazmadan önce bir noktayı hatırlatayım.Biliyorsunuz Thai yemekleri son derece baharatlı. Ancak bu baharatlar tabiattan alınan müthiş bir uyum, bir denge içinde sunuluyor.Eğer ne ısmarlayacağınızdan emin olamıyorsanız, mutlaka personelden yardım isteyin.Hem işlerini biliyorlar hem de size zevkle yardımcı olurlar.NE İÇELİM?Thai yemekleriyle şarap zor içiliyor aslında.Ben kendimi zorlayarak yine de şarap içtim o gece ama yemeklerdeki baharatlar ve otlar şarabı neredeyse katletti.Belki beyaz ve hafif tatlımsı bir şarap daha uygun düşebilir.Çin yemekleriyle kanyağın çok büyük bir uyum sağladığı bütün kitaplarda yazıyor.Kanyak'tan hoşlananlar Thai yemekleriyle de böyle bir deneme yapabilirler.Bu arada midenizi fazla şişirmeden hafif bir birayla da geceyi tamamlayabilirsiniz.VE YEMEKLERO gece masada altı kişiydik.Çorbalarla başladık.Çorba sevmeseniz de aman sakın bu restorandaki çorbaları denemeden dışarıya çıkmayın.Acılı karides çorbası ve acılı deniz çorbası çok iyi.Fakat çorbaların bence en muhteşemi Siyam zencefil ve hindistan cevizi soslu tavuk çorbasıydı.Ali Esat sadece kendine bundan ısmarlayarak geceye 1-0 önde başladı.Sebzeler bölümünde benim gözüme çarpan ve kuvvetle tavsiye edebileceğim şunlar var:- Körili, hindistan cevizi soslu ızgara tavuk şiş- Pandan yapraklarında kızarmış tavuk- Taze yeşil köri soslu karışık sebze- Karışık sebze sote- Karidesli ve tavuklu erişte- Özel hazırlanmış tavuk kanatlarıAna yemeklerden tavsiye edeceklerim ise şöyle:Deniz ürünleri:- Sarımsak ve karabiberde kızartılmış karides- Kızartılmış karışık deniz ürünleriDana yemekleri:- Taze paneng köri soslu dana eti- Basil yapraklı ve acı biberli dana etiErişte/makarna:- Şeker kamışlı, mantar, soğan, tavuk ve karidesli makarna- Karides, yer fıstığı ve soya filizi kızarmış erişte.Yemeklerin yanında masaya ayrıca Sai Thai pilav, sebzeli kızarmış pilav ve buharda pişmiş pilav da getirttik.Tatlılarda favorimiz kızarmış dondurmaydı. Aslında hazırlanması zor bir tatlı bu.Görünümü hafiften bizim içli köfteye benziyor. Üstü kızarmış, içinde de buz gibi dondurma güzel bir uyum sağlıyor.Tek eleştirim olacak, o da bu tatlının üstüne şefin biraz daha çalışması gerekiyor.Galiba zaman zaman kolaya kaçıyor ve baştan savurarak pişiriyor bu tatlıyı.Dedim ya gerçekten zor bir tatlı bu ve daha da güzel yapılabilir bence, biraz daha özen gösterilse.Ayrıca sıcak hindistan cevizi sütünde hazırlanmış muz da yiyebilirsiniz.Sonuçta Sai-Thai'i ayakta alkışlıyorum ve bir gecenizi mutlaka bu restorana ayırmanızı tavsiye ediyorum. Ama deneme yapmaya açık kafayla gitmelisiniz oraya çünkü Thai yemeklerine muhafazakar bir kafayla yaklaşmak anlamsız.ŞEF MASASINDAGeçen hafta Ceylan Intercontinental'de çok şık bir öğle yemeği yedik.Yemeğin en muhteşem tarafı Şef masasının otelin ana mutfağının tam da ortasına kurulmuş olmasıydı.Baş şef Hubert, mutfağında bizi konuk ederek şeref verdi.Ayrıca ev sahipleri olarak Bayan Nursel Erdener ve Markus Iseli'ye de binlerce teşekkür.Bize o öğle yemeğinde ilk önce içlerimizi ferahlatan bir Gazpacho verdiler. Soğuk çorbayla bir anda daha şimdiden yaz aylarını özlemeye başladığımı hissettim.Ana yemekte ise yemekteki tema İspanya olduğu için Paella Valancia vardı.Tatlı olarak ise tarif etmem mümkün olmayan ancak adını verebileceğim o muhteşem üçlüyü yedik: A Trio of Milk Rice, Poached Figs With Almond and Cinnamon Flavored Plum Sorbet Wıth Red Wine Sauce.Okay mi?Can Ataklı, Ali Esat ve ben yemekten sonra birer de Cohiba tüttürdük ve öğle vakti olmasına rağmen kanyaklarımızı da içtik.Otelden çıkarken herkes çalışma yerine doğru hareket etiği için müthiş bir hüzün vardı herkesin yüzünde.Böylesine bir yemekten sonra çalışmak zorunda kalmak gerçekten zor bir şey, buna emin olun.Aslında tabii ben çalışmadım ama ayıp olmasın diye böyle yazmak zorunda hissediyorum kendimi.Kahrolsun konformizm!