Paylaş
Seyahat hazırlığı
Bu yazı, erken kalkılmış bir yolculuk sabahında yazıldı.
Birkaç saat sonra Londra'ya uçmak üzere havaalanında bulunmam gerek.
Bu kadar erken kalkmamın sebebi, sık seyahat etmeme rağmen hálá arife gecelerinde iyi uyuyamamam. Uykusuzluğun en önemli nedeni ise, bir gece önce bir bavul yapma kabusu yaşamamdan başka bir şey değil.
'Bavulu sen mi yapıyorsun?' sorusunun doğru cevabı, 'hayır, yıllardır bavulumu eşim yapıyor'. Ama bu durum her defasında, eskilerin deyimiyle 'nakıs teşebbüs'te bulunmamı engellemiyor. Kendi bavulunu kendin yap sloganıyla özetlediğim iyi niyet girişimim olumsuz sonuçlanıyor.
Eşimin en büyük zevklerinden biri de benim bu sonuçsuz gayretlerimi dudaklarında hafif bir gülümseme ile seyretmesi. Bir süre bu gülümseme dudaklarına yapışıp kalıyor. Sonra zaman geçtikçe bu hafif alaycı gülümseme yerini acı bir tebessüme bırakmaya başlıyor. Beceriksizliğimi yüzüme asla sözle vurmaması aslında daha acı ve öldürücü bir darbe oluşturuyor.
Sürecin son aşaması ise benim karıma dönüp yalvaran gözlerle bakmaya başlamamla eşzamanlı. İşte tam o anda, 'yeter artık bu çile' diyip girişimi ele alıyor.
Anlayamadığım karımın bu işi toplam on beş dakika gibi kısa bir süre içinde tamamlaması.
Üstelik yaptığı bavullarda bir santimetrekare boş yer bulunmuyor. Gereken her şey mutlaka bavulun içinde oluyor. Elbiseler, en uzun ve bol aktarmalı uçuşlardan sonra bile, neredeyse ütülenmeden giyilecek bir düzgünlükte bavuldan çıkartılıyor.
Bütün bunların bir tür büyü olduğunu düşünüyorum diyeceğim ama, bu kez de karıma büyücü sıfatını taktığım düşünülebilir. Bende bu seyahat azmi ve merakının yanısıra bu kabiliyetsizlik de olduğu sürece karımı asla kızdırmayı göze alamayacağımı herhalde siz de takdir etmişsinizdir.
HAVAALANI DERGİLERİ
Uçaklarda veya havaalanlarında bazen dergiler dağıtılır. Çoğu parasız, bol ilanlı şık dergilerdir bunlar. Genellikle de çoğu havaalanlarındaki gümrüksüz satış mağazalarında satılan pahalı lüks ürünlere bakmak için alınırlar.
Ancak hiçbir dergi sadece ilanlardan oluşamayacağı için, bu dergilerin de içine birkaç bol ve büyük fotoğrafla bezenmiş yazı konur. Fotoğrafların çok özenli olmasına karşılık, yazılar her zaman ipe sapa gelir türden değildir. Daha doğrusu bir kısmı paraya kıyılıp ünlü isimlere sipariş edilmiştir ve onlar gerçekten zevkle okunur. Ancak çoğu imzasız yayınlanır ve yazının sonunda bile yazarın 'kelime sayısını doldursam da yazıyı noktalasam' niyetinden başkası anlaşılmaz.
İşte böyle bir dergide birden 'Bavul nasıl hazırlanır?' diye harika bir yazı bulmuştum.
Dergiyi hazine saklar gibi günlerce yanımda sakladım. Dönüş yolculuğunda canım sıkılınca el çantamdan çıkartıp okumak gafletinde bulundum. Daha açıkcası gaflet elbette okumakta değil de, dergiyi çantadan çıkartmaktaydı. Bir önceki gecenin uykusuzluğu sonucu dergiyi uçakta unuttum. Bir daha da bulmam mümkün olmadı.
BAZI AYRINTILAR
Yine de aklımda kalan bazı ayrıntılar var.
Mesela ayakkabılar, kozmetik çantası ve benzeri 'sert malzeme' mutlaka bavulun en altına yerleştiriliyor. Buna karşılık gömlekler, kravatlar gibi 'yumuşak malzeme' ise mutlaka en üste konuyor.
Ayrıca bunlar arasında da bir sınıf farkı mevcut. Sözgelimi tişörtler koton gömleklerin altında, ipek gömlekler ise koton olanların üzerinde bir mevkiye sahip.
Yine aklımda kalan bir ayrıntı, eğer ayakkabıları kalıplarıyla yerleştirmiyorsanız, içlerini temiz çoraplarla doldurmanız. Böylece hem bavulda çoraplara ayrı bir yer ayırmanız gerekmiyor, hem de ayakkabıların kalıplı kalmalarını sağlamış oluyorsunuz.
Ceket ve pantalonlar için üst kapağa doğru ayrı bir bölüm varsa, bunu mutlaka değerlendirmek gerektiğini de bu yazıdan öğrenmiştim. Çünkü buralara konan ceket ve pantalonları artık ele geçiremeyeceğim şemaya uygun katlayarak koyarsanız, indiğiniz otelde ütü diye kıvranmanıza hiç gerek kalmadığı iddia ediliyordu.
Yine de kat yerlerinde ufak tefek kırışıklıkların bu yöntemle büsbütün giderildiği söylenemez elbette. Ancak benim gibi on yıl yatılı okulda okumuşsanız, bunun pantalonu yatağın altına koyup üzerine yatarak giderilebileceğini de elbette öğrenmişsinizdir. Sorun, yalnız aynı yöntemin ceketlere uygulanamamasından ibaret!
TEMEL KURALLAR
Bir başka ayrıntı, daha doğrusu temel kural, şöyleydi: Bavulunda asla boşluk bırakma! Bıraktığın boşluk, ilk dakikalardan başlayarak sana kaos olarak geri dönecektir!
Bu kuralı çok ciddiye aldığımda başıma gelenler felaketti.
Dönüşte satın alacaklarımı düşünerek her zaman seyahate büyükçe bir bavulla giderim. İçine yeterli giyecek konduğunda bavul yarı boş -ya da iyimserseniz, yarı dolu- olarak kapanır. Açıldığında ise içindekilerin tümünün birbirine girdiğini görerek müthiş düş kırıklığı yaşardım.
Bunun çaresi dergideki yazıda yoktu, ancak ben bavulu küçültüp yanıma ayrıca boş bir çanta alarak bu sorunu çözmeyi başardığımı buradan herkese ilan etmek istiyorum! Ayrıca size de aynı yöntemi önermekten de kendimi alamıyorum.
Sözkonusu dergide yer almayan bir başka temel kural da, gideceğiniz yerdeki otelde mevcut malzemeyi boşuna taşımamanız. Eğer gideceğiniz yerde havlu, plaj havlusu, sabun, şampuan ve benzeri malzeme otel odalarında varsa, bunları yanınızda taşımanız asla önerilmez.
Hatta bunların şampuan ve benzeri kozmetik ürünlerinin parayla satıldığı yerler varsa, onları da boşuna yanınızda taşımayın derim. Ben en zaman taşısam, bazı elbiseleri bir daha düzelmeyecek şekilde lekeleyerek bu kuralı öğrenmiş bulunuyorum.
Unutamadığım bir başka temel kural ise, asla ilaçları yanından ayırmamak. Bunu uykusuz gecelerde bir uyku ilacı ararken insan çok daha iyi anlıyor. Yoksa, Afrika'nın ıssız bir köşesine seyahat etmiyorsanız, yolda giderken düştüğünüzde, birinin size biraz oksijenli su ve tendürdiyot bulacağından şüpheniz olmasın.
BEKLENEN YAZI
Buraya kadar okuduklarınız aklımda kalanlarla dayak yiye yiye öğrendiklerim.
Ama işin asla bu kadar basit olmadığını, karımın bavulları mükemmel biçimde sadece on beş dakikada yapmasına rağmen, çok iyi biliyorum.
Dolayısıyla yazın yolculuğa çıkacak olanlara söylediklerim asla deva olamaz.
Önerim büyük gezgin Mehmet Yaşin veya sevgili Uğur Cebeci'nin uzman sıfatıyla ayrıntılı bir yazıda bu bavul hazırlama işine bir açıklık kazandırmaları.
Ondan sonra gayret bizden, şefaat Allah'tan!
Paylaş