Paylaş
Bu sene nedense pek heves ettim Münih'e gideyim diye. Münih'te tanıdıklar var, ama onlar zaten İstanbul'a gelip gitmekte. Sonra bu kentin sanat ve kültür geçmişine de pek aşina değilim. Buna rağmen niye Münih? Çünkü orada rüyalarıma giren bir bira festivali, 'Oktoberfest' yapılmakta. Cevap bu kadar basit.
'Oktoberfest'in kelime anlamı 'ekim festivali'. Festivalin ana teması bira. Buna Bavyera müziği ve dans eşlik ediyor. Bu arada bir panayırda bulunması gereken her türlü eğlence de mevcut. Dönmedolaplar, atlıkarıncalar, artık aklınıza ne gelirse. Ama işin aslı hep bira. Dönmedolaptaki insanlardan çok 'Oktoberfest' sanki 'bira, biraz daha bira' sloganı etrafında dönmekte.
Bira bu kadar içki dünyasının gündeminde olunca, böyle bir festivalini doğrusu kaçırmak istemedim. Bunu konuştuğumuz grup içinde Lufthansa'nın halkla ilişkiler yöneticisi sevgili dostum İnci de vardı. İnci bunu yiyip yutmamış ki, bir gün bana 'Münih'e, Oktoberfest'e gitmek istemiyor muydun?' diye sordu. Böylece , bana Lufthansa ile Münih'e yol göründü.
EĞLENCENİN ZAMANI OLMAZ
Aslında o günlerde eylül ayındaydık. Avusturya'da okuduğum için biraz Almanca bilirim. 'Oktoberfest adı üzerinde ekim ayında değil mi?' diye sorduğumda, 'şimdi başı eylülün sonuna alındı' dediler. Öyle olsun! Eğlencenin zamanı olmaz.
Hatta eğlence için neden de gerekmez. Münih'te ilk Oktoberfest 1810 yılında yapılmış. Bundan tam 189 yıl önce. Veliaht prens Ludwig ile prenses Therese von Sachsen-Hildburghausen evlendiklerinde bir şölen düzenlenmiş. Buraya kadarı normal. Gelecekte Bavyera Kralı olacak kişinin evliliğinin büyük bir eğlence ile kutlanması çok doğal.
Doğal olmayan, daha doğrusu gerekçesi pek anlaşılamayan ise, bu eğlencenin Münih'te her yıl giderek büyüyen bir alanda, artan sayıda insanla kutlanması. Bir de kutlayanlar arasında Çekinden, Lehlisine kadar türlü çeşitli insanı bizzat gördüm. Bavyera veliaht prensinin 189 yıl önceki evliliklerinden, en azından onlara ne?
Demek ki, eğlence din, dil, milliyet, ırk ve sınıf tanımıyor. Ama politikacılar buna izin verirse. Çünkü Oktoberfest, 189 yıllık bir gelenek olmasına karşılık bu yılki 166. kutlama idi. Aradaki fark, yani 23 yıllık fasıla, hep savaş yüzünden olmuş. Ne yazık!
GELENEĞİN GÜCÜ
Bu yıl Münih'teki Oktoberfest'i eşimin kardeşi saydığı İstanbul kökenli bir Alman ile, -aramızdaki takma adıyla- 'Muschi' ile gezdim. Bu kadar kalabalık arasında kaybolmadıysam, bunu ona borçluyum. Birlikte eğlence yerlerine gittik. O tüfekle atış yapıp yapma güller kazandı. Oktoberfest'in ünlü kalp biçimindeki pastasından satın aldık.
Hiç biradan sözetmediğimi belki farkettiniz. Bira çadırlarının önü o kadar kalabalıktı ki, bunu bir kenara bıraktık. Bira içmeyi festival alanında beceremedik. Ama Münih çok güzel birahanelerin kenti zaten. Ben hızımı oralarda aldım.
İlk kez bu yıl gittiğim Oktoberfest'te her sınıftan halkın birarada deliler gibi eğlenip coşmasını gördüm. Bu beni çok etkiledi. Çünkü artık herkesin kendini rahat hissettiği sınıfsal konumuna uygun eğlence düzenine meydan okuyan bir yanı vardı. Oktoberfest'te 2000 yılına ramak kala herkesi kucaklamanın gururunu hissettim. Geleneğin gücünü gördüm. En az bunlar kadar önemlisi de, eğlencenin nasıl dev bir ekonomik çarka dönüştürüldüğünü hissettim. Münih, bu festivale akılla, sabırla, çalışkanlıkla hazırlanmış besbelli. Bunun ödülünü de onbinlerce kişiye iş ve kente müthiş bir ekstra gelir sağlayarak alıyor.
Bugün Oktoberfest'in İstanbul'da bir küçük modelinin son günü. İstanbul Hilton, yıllardır olduğu gibi, bu sene de Oktoberfest'i Exhibition Center'da kutluyor. Efes Pilsen, Honda ve Lufthansa buna sponsorluk yapmakta.
Ne mutlu dünyanın her yerinde akıllı ve çalışkan olanlara...
Paylaş