Paylaş
Önce başlığı açıklayarak söze girelim. İtlaf Arapça "yok etme, öldürme" anlamındaki "telef"ten gelen bir sözcük. Bir anlamı da, "boş yere harcama"dır.
Kedi ve köpekleri -bazen de fareleri- öldürmek, nedense Türkçe'de bu kelime ile anılır. Kedilerin, köpeklerin itlafından söz edilir.
Belediyelerin itlaf ekipleri vardır.
Aklıma gelmişken de bir açıklama yapayım. Türkçe'de "ayıp" sayılan bazı kavramlar Türkçe'den çok sokaktaki adam için ilk duyuşta fazla bir açıklama içermeyen ve çağrışım yapmayan yabancı kelimelerle anlatılır. Örnekleri siz düşünüp çıkartın.
Galiba bu kedi, köpek öldürme işi de bu "ayıplı" işlerden mi sayılmış, nedir?
* * *
Bunu böylece açıkladıktan sonra gelelim bir başka konuya...
Ege Cansen üstadımız, cumartesi günü Hürriyet'te yayınlanan "Köpek Davası"nda, "İnsanlara da yazık, köpeklere de diyerek bu sorun karşısında tavır almaktan ve tercihini belli etmekten kaçınmak sorumsuzluk, hatta fikri bakımdan ahlaksızlıktır" diye yazmışlar.
Sonra belki sözler tebahür eder diye (yani buharlaşıp uçar korkusuyla), "Bu cümlemin muhatabı özellikle medya mensuplarıdır" diye eklemişler.
* * *
Başkalarını bilmem ama, bu konuda taraf olarak ben mesajı aldım.
Şimdi tavrımı açıkça ortaya koyuyorum ki, fikri de olsa ahlaksız taifesi içine karışmayayım. Omurgasız yazılar yazmak suçlamasından kurtulayım.
Bence hayvanseverler, en kısa zamanda örgütlenmeli. Sorun bir kamu sorunu olduğu için, kamu otoritesi de bu örgütlenmenin içinde veya yanında olmalı.
Gönüllüler hayvanların kurtarılması için bir -veya birkaç- proje üretmeliler.
Sokak hayvanlarına böylece aşılanma, kısırlaştırma, tedavi ve bakım hizmetleri sağlanmalı. En önemlisi ise, kentdışında, ama kente yakın bir yerde, kontrol altında barındırılmalılar.
Bu projelerin finansman hesabı yapılmalı.
Gerekli kaynak, geniş bir gönüllü katılımıyla, belli bir zaman dilimi içinde toplanmalı.
Projeler hayata geçirilmeli.
* * *
Bu arada bir de iyi haber.
Valiliğin bastırmasına karşı, Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere belediyeler bu itlaf işine karşı bir tutum sergiliyorlar.
Bakırköy Belediyesi'nin örnek çalışmalarını biliyordum.
Geçenlerde Kadıköy Belediyesi'nden aradılar. Örnek çalışmalarından söz ettiler. Hatta birçok fotoğraf ve bir de video kaset yolladılar.
Hepsi de göz yaşartıcıydı.
Finansman hesapları
BAZI yazarlar kedi köpek katliamının hesaplarıyla uğraşıyor.
Hayvanları öldürmeden kurtarmanın hesap kitap bakımından mümkün olmayacağını söylüyorlar.
Sordukları soru şu: Ya gerekli finansman bulunamazsa?
Onu o zaman düşünürüz diyesim geliyor.
Çünkü ben iyimser olarak bu projelerin finanse edilebileceğini düşünüyorum. En azından öyle olmasını diliyorum.
Gönüllüler bu işi -iktisadi olup olmamasına bakmaksızın- başarabilir.
* * *
Schindler'in Listesi'nin son sahnesini hatırlayın.
Müttefikler savaşı kazanmış. Schindler o güne kadar kurtardığı binlerce Musevi'den ayrılmakta. Bu aslında bir tür kaçış.
O son dramatik veda sahnesinde Schindler çevresinde kurtardığı binlerce insanla avunmak yerine, üzerinde taşıdığı birkaç parça değerli eşyaya, hatta arabasına bakarak şöyle der: "Bu eşyaların, bu arabanın işi ne? Niçin onları da insanları kurtarmak üzere Nazi'lere rüşvet vermek için satmadım?" O anda samimi bir pişmanlık içindedir.
Onu teselli etmeye çalışanlara karşı ise şunları der: "Kurtarılacak bir hayattan daha değerli ne olabilir?"
Belki bu tür hesap kitap yapanların anlamadıkları da tastamam bu.
Hayat parayla ölçülmez. Hayvanların sevgi dolu dünyalarının parasal bir karşılığı yok.
Her şey bir kar veya zarar hesabından ibaret değil.
Homo Oeconomicus bir tür Frankeştayn. Yani hayal mahsülü bir prototip!
Paylaş