Paylaş
Gazetecilik öğretilirken, başlıklar kısa ve vurucu olmalı denirdi. Eski bir kuraldır, ama hala çok geçerli. Eğer öyle olmasaydı, yanlış anlamaya meydan verecek bu başlık yerine daha uzun olanını koyardım. Böylece siz de iğrenç olanın yazı değil, konusunu oluşturan ve herkesin gözü önünde yerlere tüküren şehir magandaları olduğunu ilk bakışta görürdünüz.
Sözünü ettiğim şehir magandaları, erkekliklerini ve kabadayılıklarını yerlere tükürerek ispat etmeye çalışıyor. Şehri iğrenç tükürükleriyle adeta boğmaktalar. Oraya buraya değil, kelimenin bütün anlamlarıyla, bu kentin içine tükürüyorlar.
İstanbul ne yazık ki bu magandalarla dolu. Bir zamanlar, "bundan başka İstanbul yok" denirdi. Şimdi de öyle. Bundan başka İstanbul yok. Bundan başka bir İstanbul olmamasına rağmen, İstanbul'dan, kentin o güzelim kültürel birikiminden, İstanbulluluk denilen o zarafetten ders mers alan da yok. Varsa da bunlar küçük bir azınlık. Çoğunluk pervasızca kaba saba olmakta ayak diriyor. Etrafa hiç utanmadan tükürüklerini saçanlar işte bu tipler arasından çıkmakta.
Çünkü zarafet para etmiyor. Zarafetin maddi getirisi yok. Aksine zarif davranışlar çevredekilerin itip kakmasına yol açıyor. Zarif adam kent hayatının her aşamasında kaybedenler arasında yer alıyor. Paraya dönüştürelemeyen şeylerin neye yaradığı bu kentte yaşayan milyonlarca insanın kafasında bir soru işareti. "Zarafet paraya dönüştürülemediğine göre, çekiverin kuyruğunu gitsin" deniyor!
İncelik Meselesi
Yalnız bu arada bir haksızlık yapmamak için, kaba saba insanlardan söz ederken bunların neredeyse tamamının erkeklerden oluştuğunu söylemeliyim.
Ya kadınlar?
Onlar kadınlığın içgüdüsel zarafetiyle böyle pis bir işe bulaşmıyorlar!
Feminizm falan yapmıyorum. Herkesin gördüğünü söylüyorum. Tükürük mafyası erkeklerden oluşuyor. Kadınlar bu işin dışında.
Zarafet meselesini nereden çıkardığıma gelince...
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kulak-¤Burun-Boğaz Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Nazım Korkut ile yapılan röportajda buldum ipuçlarını.
Arkadaşımız soruyor, "Peki tükürük ve balgam çıkarmada kadın ile erkek arasında bir fark var mı?" diye. Hoca'nın cevabı açık: "Kadın erkek arasında fark yok."
Arkadaşımız ise bu kadın-erkek meselesinde ısrarlı: "Sokakta tüküren ya da balgam çıkaran erkek görüyoruz da tüküren kadın pek görmüyoruz" diyerek yarayı kaşıyor. Prof. Dr. Nazım Korkut ise sözünü sakınmıyor: "Erkekler daha fazla tükürür diye birşey yok. Erkeğin daha çok tükürmesi eğitimi ve sokaktaki kabadayılığından kaynaklanıyor olabilir."
Aman Hocam. Bir kere erkeğin "daha çok" tükürmesi diye bir mesele sözkonusu değil. Çünkü kadınlar hemen hiç tükürmüyor yollarda, meydanlarda.
Bir de bu tükürme işini eğitime bağlamak ne nazik bir ifade biçimi. Bu magandaların en ufak bir eğitimi yok. Belki öğretimi var. Okulda okuma yazma falan öğrenmiş olabilirler ama eğitim haşa!
Ayıların ormanda yapmadığını uygarlık simgesi kentlerin sokaklarında yapanlarda eğitim ne gezer!
Bir Kampanya Çağrısı
İstanbul mutlaka yaşamaktan hepimizin zevk alacağı bir kent olmalı!
Bu gazetenin de, bu gazetede yazanların da İstanbullularla ortak en önemli hedefi bundan başka bir şey olamaz diye düşünüyorum.
Kimin neden zevk alacağı geniş bir tartışma konusu. Hemen her gün, farklı biçimlerde de ortaya koysak böyle bir tartışmayı sürdürmekteyiz.
Öte yandan, neyin zevksizlik ve seviyesizlik olduğu ise daha az tartışma konusu.
Yerlere tükürmek, bir bakıma bu kentte yaşayan diğer insanları hiçe saymaktan başka bir biçimde açıklanamaz.
Estetik rezilliği kadar, sağlık açısından da tehlikeli bir olaydan söz ediyoruz.
Bu kepazeliği gözlerimizin içine baka baka yapanlara nazikçe kafamızı çevirip gitmek yetmiyor. Çünkü onlar nezaketin dilinden habersizler.
Bundan böyle bu tür bir rezaletle karşılaştığmızda bunu yapanların suratına şamar gibi inecek bir ikaz gerekiyor. Öyle bir ikaz ki, bütün yüzsüzlüklerine ve kabalıklarına rağmen suratları pancar gibi olsun.
Bu bütün İstanbullulara açık bir çağrı. Bir kampanya çağrısı. Sakın bu çağrıya kulaklarınızı tıkamayın. Yoksa şikayet etmeye hiç mi hiç hakkımız olmayacak...
Tükürmenin Patolojisi
Tükürmek bir ihtiyaç değilmiş! Bunu yeni öğrendim. Tükürüğün uygar davranış gereği yutulduğunu sanırdım.
Doktorlar ise işin doğrusunu açıklıyor: Tükürük vücutta dolaşan bir sıvı. Normal davranış da bunun vücut içinde kalması. Tükürmek toplumsal davranış, kültür olayı. Gerekirse mendil kullanılmasını önermekteler.
Tükürmenin adabını bilmeyen, mendil kullanmayanlar iğrenç bir manzara sergiliyor. Yine de bunların verdikleri zarar sınırlı. Hekimleri ası korkutan yollara saçılan balgam. "Sigara tiryakileri boğazındakileri, ta akciğerinden alarak sokağın ortasına atıyor" diye dertleniyorlar. Tükürük ile hastalık durumunda görülen balgamı birbirinden ayırt etmek gerektiği görüşündeler.
Çünkü boğaz ve geniz iltihapları, sinüzit, farenjit, larenjit, trakeit gibi üst solunum yolları iltihapları; bronşit, bronşiolit, zatürre, akciğer absesi, tüberküloz gibi alt solunum yolları iltihaplarında ortaya çıkan balgam, birçok hastalığa açıkça davetiye çıkartıyor.
"Birçok hastalık etkenini içinde barındıran balgam insanlar için son derece tehlikeli bir atık" sözü hekimlere ait. "Sözü edilen tüm bu hastalıklar balgamın bulaştığı eşya ve giysilerle hasta kişilerden diğerlerine geçebilir" diyorlar.
Daha ne desinler!
Paylaş