İSTANBUL Eski Baro Başkanı ünlü hukuk adamı Avukat Turgut Kazan’ın yaptığı açıklama yapılan hatayı bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor.
188 kişiyi domuzbağıyla öldürenler, insanları doğrayan katiller salıverilirken, saygın bilim insanlarının, gazetecilerin, yazarların, subayların Silivri kampındaki tutsaklıklarının sürmesi vicdanları kanatıyor. Ama AKP iktidarının umurunda değil. Başbakan Erdoğan hukuk devletinin iflası olan bu olayı “yargının takdiri” diye değerlendirdi. Oysa durum öyle değil. Turgut Kazan’ın çarpıcı açıklamalarını Başbakan Erdoğan’ın takdirlerine sunuyorum. Nefesleri yeterse okumalarını diliyorum:
Turgut Kazan şöyle diyor: “CMK’nın 102 ve 252. maddelerinde yapılan akıl almaz yanlışlık, inanılmaz sonuçlar yaratmaya devam ediyor. Bir yandan, özel yetkili mahkemelerin görev alanına giren belli suçlarda, tutukluluk süresinin 10 yıl olduğu kabul edilerek, masumiyet karinesi ve adil yargılanma hakkı hiçe sayılıyor. Öte yandan, haklarında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen kanlı katiller salıverilip vicdanlar kanatılıyor. Yaşanan bu trajedi, yargı kararıdır diye seyredilemez. Yasa yanlış yapılmıştır. Derhal değiştirilmelidir. AB ülkelerinde anlaşıldığı ve uygulandığı gibi, tutuklama süresi en çok 3/4 yılla sınırlanmalı, ama bu yapılırken (yine AB ülkelerinde olduğu gibi) haklarında hüküm verilenler ayrı tutulmalıdır. Evet, AİHM kararlarına göre, suçlamanın mahkemece karara bağlanmasıyla tutuklama dönemi sona ermiş sayılıyor. Dolayısıyla, temyiz aşamasındaki durum, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) (tutukluluğa ilişkin) 5. maddesi kapsamından çıkmış kabul ediliyor. Yani tutukluluk olarak görülmüyor (WEMHOFF/Almanya kararı). Nitekim, bizde de (CMK’nın 108/3 maddesine göre) en çok otuzar günlük sürelerle tutukluluğun incelenmesi temyiz aşaması için değil, kovuşturma aşaması için uygulanıyor. Bu nedenle, CMK’nın 102. maddesi ivedilikle değiştirilerek, tutuklama süresi AİHM kararları standartlarına çekilmeli, 252/2 yürürlükten kaldırılmalı ve haklarında hüküm verilmiş olanların ayrık tutulacağı bir düzenleme yapılmalıdır. Turgut Kazan”
Hizbullah suçluları yargılanıp mahkûm oldular. Ancak dosya Yargıtay’a gönderildiği için mahkûmiyetleri kesinleşmedi. Bu sayede serbest bırakıldılar. Turgut Kazan’ın vurguladığı gibi eğer haklarında hüküm verilmiş olanların yasada tutukluluk dönemi sona ermiş sayılsaydı bu kişiler tutukluluk sınırlamasının dışında kalacaklardı. Hükümet yasayı çıkarırken bu önemli noktaya özen gösterseydi yani bu yanlışlığı yapmasaydı kanlı katillerin serbest bırakılması, bunu halay çekerek kutlaması söz konusu olamayacaktı. İnsanların vicdanı da kanamayacaktı. Bu yasa çok hızlı bir şekilde düzeltilmeli. Ancak AKP iktidarının bu konuda duyarlılık göstereceğini beklemek biraz hayalcilik olur. Çünkü bu sınırlama ile Silivri’deki tutukluluklar 10 yıla kadar uzayabilecek. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 10 yıl tutukluluğu kabul edemez. Çünkü dünyada böyle bir uygulama yok. 10 yıl tutukluluk demokrasiye de, insan haklarına da aykırı.