Yalman Paşa’nın son kitabı

KARA Kuvvetleri ve Jandarma eski komutanı Orgeneral Aytaç Yalman, emekli olduktan sonra kitap ve makale yazımına yoğunlaştı.

Özellikle müzik konusuna eğilen Yalman, yaptığı çalışmalar ve etkinliklere verdiği destek ile kültür ve sanat yaşamına katkı sağlıyor.

Yalman Paşa son zamanlarda oratoryo, senfoni ve opera metinleri yazdı.

Son yazdığı "Sakarya’da Diriliş Operası" beste aşamasında.

Aytaç Paşa, son yazdığı "Vatan Sevgisi ve Sanat" adlı kitabında vatan sevgisinin doğmasında ve gelişmesinde sanatın rolünü irdeliyor, ilginç örnekler veriyor.

Paşa’nın vatan sevgisi tanımı şöyle:

"Aynı ülkede yaşayan, aynı devlete ve millete mensup, aynı değerleri paylaşan insanların ortak paydası."

Yalman, vatanseverlik kavramının içeriğini de şöyle açıklıyor:

"Vatanseverlik, içinde farklı görüş ve fikirleri barındırabildiği ve onları vatanın ve ulusun kültürel zenginliği olarak görebildiği ölçüde güçlenir. Aksi takdirde, emperyalist fikir ve düşüncelere hizmet edilmiş olunur."

* * *

Aytaç Yalman,
katı milliyetçiliğe karşı. Bunu şöyle anlatıyor:

"Vatanseverliği katı bir milliyetçilik içinde yorumlamak, özellikle içinde bulunduğumuz dönemde ve bizim coğrafyamızda mümkün değildir.

Birbirimizin farklılıklarına -incitmemek ve incinmemek üzere- katlanabilirsek vatanperver oluruz. Çünkü üzerinde yaşadığımız toprakları seven insanların ortak paydası, vatanseverlik olmalıdır.

Onun içindir ki ulusumuz ve vatanımızın bütünlüğü ve birliği, vatandaşlık bilinci gelişmiş gerçek vatanperverliğe ihtiyaç duymaktadır."

Vatanın maddi unsurunun belli bir toprağı ifade ettiğini vurgulayan Yalman, manevi unsuru da şöyle belirtiyor:

"Birlikte yaşama iradesi, eşitlik, kardeşlik, fedakárlık, sahiplenme ve sadakat..."

Kitapta vatan sevgisinin gelişmesinde sanatın katkıları anlatılıyor, özellikle müzik konusunda ilginç örnekler veriliyor.

* * *

Beethoven
3. senfonisini Napolyon’a adıyor. Ancak Napolyon’un kendisini imparator ilan etmesi onu hayal kırıklığına uğratıyor. Bunun üzerine yapıtının adını "İsimsiz Bir Savaş Kahramanına" diye değiştiriyor.

Fransız devriminin etkisinde kalan sanatçı, Fidelio Operası ve Egmont Uvertürü’nü yurtseverlik ve zorbalığa karşı kazanılan zaferin coşkusuyla yazıyor.

Polonyalı olan Chopin, müziğinde özgürlük uğruna savaş veren, ezilen bir ulusu anlatıyor.

1830’da sanatını kanıtlamak için gittiği Viyana’da Rusların Varşova’yı işgal ettiği haberini alıyor ve ünlü "İhtilal" etüdünü yazıyor.

Chopin, Mazurka ve Polonezleri’nde ülkesine duyduğu özlemi anlatır.

Verdi’nin ünlü operası olan Nabucco’da Yahudi tutsaklar için yazdığı "Esirler Korosu-Va Persiero" 19. yüzyılın ilk yarısında Avusturya boyunduruğundan kurtularak, ulusal bir devlet kurma mücadelesi veren İtalyan halkı tarafından bir özgürlük şarkısı olarak benimsenir.

Ulusal kahraman olarak algılanan Verdi’nin cenazesi kaldırılırken binlerce İtalyan, ünlü bestecinin ardından o içli müziği "Va Persiero"yu söylüyordu.

Yalman Paşa’nın Verdi ile ilgili son saptaması da şöyle:

"Bizde nasıl Cemal Reşit Rey’in ’10. Yıl Marşı’ kuşaktan kuşağa bir cumhuriyet türküsü olarak yaşıyor ve söyleniyorsa, Verdi’nin ’Esirler Korosu’ da İtalya’da hálá ulusal duyguları ayaklandıran bir işlev görüyor."

Sevgili okurlar, sizlere yaşamakta olduğumuz, hepimizin ruhunu karartan bu karmaşık dönemde önce "Esirler Korosu"nu, ardından da "Onuncu Yıl Marşı"nı dinlemenizi öneririm.
Yazarın Tüm Yazıları