Ülkesini düşünen insanların ruh hali

ÖZAL döneminin Devlet ve Enerji Bakanı rahmetli Sudi Türel’in cenaze töreninde çok sayıda politikacıyla karşılaştım.

Haberin Devamı

Uzun yıllar devlet yönetiminde bulunmuş olan bu insanların hepsi ama hepsi büyük bir üzüntü ve endişe içindeydi.

Türkiye’nin geleceğinden hiç umutlu değillerdi.

Hemen hepsi olayların giderek tırmanacağını görüyorlar ve bundan ülkeleri adına büyük korku duyuyorlardı. Bu korku hepsinin yüzüne yansımıştı.   

Ben yıllardan beri tanıdığım ve zaman zaman birlikte olduğum bu insanları hiç böyle bir ruh hali içinde görmedim.

Bu insanların birçoğu politikayı bırakıp köşesine çekilmişti. 

Devlet yönetiminin inceliklerini bildikleri için bugün yaşananları anlamakta zorlanıyorlardı.

Hepsinin ortak kanısı şuydu:

“Bir ülke bu kadar gerginlik içinde yönetilemez. Hükümetlerin en önemli görevi ortamı normalleştirmek olmalıdır.”

Yaptığımız konuşmalarda şu gerçek ortaya çıkıyordu:

Haberin Devamı

“Hiçbiri AKP hükümetinin iyi niyetli olduğuna inanmıyordu.”

* * *

Gerçekten de özellikle son iki yıldır yaşadığımız olaylar, bu insanların korkularının, endişelerinin ve üzüntülerinin haklı olduğunu ortaya koyuyor.

AKP iktidarı sonunda amacına ulaştı ve bir korku toplumu yaratmayı başardı.

İnsanlar artık birbirileriyle telefonla konuşmuyor.

Bunun en büyük sıkıntısını biz gazeteciler çekiyoruz.

Bilgi almak istediğimiz uzmanların, politikacıların, bilge insanların tümü “Telefonda söyleyemem” diyor.

Başbakan ise yarattığı “polis devleti”nin gerekçesini şöyle açıklıyor: 

“Rejimin temanatı Polistir.”

“Ergenekon” adı verilen soruşturma ve yargılama sürecinde kullanılan usul ve normlar bir hukuk devletinde olağan karşılanabilir mi?

Bu davada suçlu oldukları gerekçesiyle iki yıla yakın bir süre cezaevinde yatırılan insanlar var.

Bunlar hâlâ neyle suçlandıklarını bilmiyorlar.

Dünya çapındaki bilim adamları, akademisyenler, yazarlar, çizerler, gazeteciler, askerler, bürokratlar, aydınlar, toplum önderleri tutulup tutulup içeri tıkılıyor.

* * *

Atalarımız “Sabahın şerri, gecenin hayrından iyidir” demişler. “Sabah ola hayrola” demişler.

Yılların deneyiminden süzülüp gelen bu sözlerin içerdiği gerçekler yadsınamaz.

Gerçekten de gece alelacele yapılan işlerden hayır gelmez.

Haberin Devamı

AKP’nin, çok önemli bir yasayı gece yarısı yangından mal kaçırır gibi Meclis’ten geçirmesi iyi niyetle bağdaşmaz.

Kimseye danışmadan, ilgili kurumlarla tartışmadan, Meclis’te varılan centilmen anlaşmasına uymadan yasa çıkarmanın ne  âlemi var.

AKP iktidarı, kendisini dolduruşa getiren kötü niyetli, sığ düşünceli şakşakçılara kanmasın.

Onların birçoğu dışardan yönetiliyor.

AKP hükümeti gerçekleri görsün artık.

İhracat tepetaklak gidiyor. İlk 6 aydaki erime yüzde 34’ü buldu.

Türkiye bu yılın ilk üç ayında yüzde 13.8 küçüldü.

Ülke hızla yoksullaşıyor, işsizlik çığ gibi büyüyor.

Başbakan, Don Kişot gibi hayali düşmanlarla savaşmayı artık bıraksın, yapması gereken işlere baksın.

Yazarın Tüm Yazıları