Ülkenin önündeki tehlike

BAŞBAKAN hemen bütün mitinglerinde kendisini eleştiren gazetelere çatıyor.

Kendisine, ailesine ve partisine yalan haberler yazılarak iftira atıldığını iddia ediyor.

Ve yandaşlarına bu gazeteleri boykot etmeleri çağrısında bulunuyor.

Düşman olarak gördüğü bu gazetelere ve bağlı kuruluşlarına her türlü baskıyı yapıyor.

Ben şunu merak ediyorum.

Başbakan kendisine yüzde yüz bağlı yandaş medyayı hiç okumuyor mu?

Onların insanlara, kurumlara nasıl iftiralar attığını, sayfalarının baştan aşağı yalanla dolu olduğunu görmüyor mu?

Kendisini göklere çıkaran yandaş gazetelerin, bütün gazetecilik ilke ve kurallarını hiçe sayarak insanları, kurumları karaladığını fark etmiyor mu?

Bu gazeteleri okurken, suçladığı gazeteler ve yazarlar için biraz olsun vicdanı sızlamıyor mu?

Ben bunu gerçekten merak ediyorum.

* * *

Başbakan meydanlarda dürüstlük nutukları atıyor, iyi güzel.

Ama kendi yandaşı olan soyguncuları, kendi belediyelerindeki talanları, yolsuzlukları görmezden geliyor.

Vergisini veren, dürüst insanları kendisine biat etmiyor diye boğmaya kalkıyor.

Bunu yaparken de hukuk devletini hiçe sayıyor.

Sanki iktidardan hiç gitmeyecekmiş gibi pervasızca suç işliyor.

AKP iktidarı yitirdiği zaman bu siyasi kadronun çok büyük bölümünün "Yüce Divan"a gideceğini sokaktaki çocuklar bile biliyor.

Valilere "Benim valim" diyecek kadar devlet geleneğini yok ediyor.

Devleti, ülkeyi kendi çiftliği gibi yönetiyor.

Yargıya, bürokrasiye, devletin tüm kurumlarına karşı yürüttüğü baskıyı giderek artırıyor.

Ama meydanlarda nutuk atarken demokratlığı da kimselere bırakmıyor.

Oysa şu açık bir şekilde görülüyor ki, yarattığı bu ortamda Başbakan’ın diktatörleşme eğilimleri tehlikeli boyutlara ulaşıyor.

Bu tehlikeli gelişmeler yalnız içerde değil, yurtdışında da endişe yaratıyor.

Şakşakçıları ne düşünür bilmiyorum ama, bana göre, Başbakan’ın ve Türkiye’nin önündeki en büyük tehlike budur.

AKUT’a yüreğimizi uzatalım

Arama Kurtarma Derneği AKUT’u yaratan gönüllü insanların bir tek amacı var.

Doğal afetlerde, büyük kazalarda, yangınlarda, dağ ve doğa koşullarında meydana gelen kaybolmalarda can kurtarmak.

AKUT bir sivil toplum örgütü. Bu örgütte görev alanların bir ikisi dışında hepsi gönüllü.

1994 yılında Nasuh Mahruki ve birkaç arkadaşı öncülüğünde kurulan AKUT 500’ün üzerinde arama kurtarma çalışmasında tam 748 can kurtardı.

Şimdi tek hedefleri var: Daha çok can kurtarmak.

Bunun için de daha çok desteğe gereksinimleri var. Bizlerden daha çok destek almalılar ki bugün ülkenin 18 bölgesindeki AKUT ekipleri yurdun tamamına yayılsın, kurtardığı canlara can katsın.

Bunun için yarın gece İstanbul Conrad Otel’de "Sesimi duyan var mı?" sloganını taşıyan bir yardım gecesi düzenleniyor.

Geceye katılanlar, katılmayanlar, hepimiz AKUT’un sloganını yüreğimizde duyalım ve yardım elimizi uzatalım.

Bir canın kurtarılması bile her şeye değer.
Yazarın Tüm Yazıları