KAYSERİ Belediyesi’ndeki 17 kişilik rüşvet çetesinde anlaşmazlık çıkıyor.
İçlerinden Hacı Ali Hamurcu adlı kişi gidip bütün pislikleri savcıya anlatıyor. İşe birdenbire bazı eller giriyor. Men dakka dükka derken ihbarı yapan içeri tıkılıyor, koca yolsuzluk dosyası ise kaşla göz arasında kapatılıyor. Kılıçdaroğlu olayı bütün ayrıntısıyla anlatıp Başbakan’a soruyor: “İhbarı yapıp yolsuzluğu ortaya çıkaran Hacı Ali Hamurcu nerede? Başbakan mal varlığını araştıranların Silivri’de olduğunu söylemişti. Araştırsın bakalım Hacı Ali Hamurcu nerede?” Başbakan “Bu zat şu anda hapiste. (Kılıçdaroğlu’na) Sen gene çaktın” dedi. Kılıçdaroğlu gazetecilere “Hacı Ali Hamurcu Silivri’de. Ama Başbakan Silivri’de diyemedi. İhbarcı hapiste, ya ötekiler? Kapatılan dosyanın bütün belge ve bilgilerini CHP internet sitesine koyduk. Başbakan incelesin” dedi. Bu işten gazetelere daha çooook ekmek çıkar. * * * Başbakan Erdoğan bir şeyi daha araştırsın. Üniversite öğrencilerinin beslenme sorununu sorsun soruştursun. Geçen yıl Marmara Üniversitesi’nde 3 öğrenci derste bayılmıştı. Yapılan muayenelerinde öğrencilerin açlıktan bayıldıkları ortaya çıkmıştı. Üniversitelerin önceki rektörleri zaman zaman bu sorunu dile getirirlerdi. Yeni rektörlerden ise bu sorunla ilgili olarak ne bir ses, ne bir nefes var. Bazı veliler çocuklarına ayda ancak 200-300 lira gönderebiliyor. Çocuklar bununla idare etmek zorundalar. Hoş, diyeceksiniz ki üniversiteyi bitirseler ne olacak? İş nerede? Benim çevremde onlarca genç yıllardan beri iş arıyor. Üniversiteli umutsuzluk içinde... Başbakan öğrencilere bağıracağına, onları azarlayıp suçlayacağına sorunlarını anlamaya çalışsın. Bu daha gerçekçi ve akılcı bir yaklaşım olur. * * * Popülist politikalar uygulamadıklarını vurgulayan, AKP’nin tam tersi uygulamalar içinde olduklarını gösteren bir örnek Bursa’nın Ovaazatlı beldesinde yaşandı. Referandumda “Hayır” diyen Ovaazatlı’da belediye başkanı seçimi yapıldı. Bursa Milletvekili Devlet Bakanı Faruk Çelik beldeye bir greyder gönderdi. Seçimi kazanırlarsa gerisinin geleceğini açıkladı. Seçim kazanıldı. Çelik pazar günü beldeye giderek iki kamyon ve başkana bir makam aracı armağan etti ve anahtarlarını verdi. Bu tam bir popülizm değil mi? AKP yaparsa değil. Ovaazatlı gibi küçük bir beldedeki seçim için uygulanan popülist politika 2011 seçiminde AKP’nin ülke genelinde nasıl bir kampanya yürüteceğinin de ipucu niteliğinde. Demokratik bir seçim için bu bir alarmdır. * * * Ekonomiyi sorarsanız? O harika. Başbakan’ın bütçe konuşmasından bir elimizin yağda, bir elimizin balda olduğunu anlamadık mı? * * * Hani İsrail özür dileyecek, tazminat ödeyecekti? Yandaş medyanın zafer çığlıklarıyla verdiği bu balonu gazetelere kim sızdırdı? Netanyahu noktayı koydu: “Ne özür var, ne de tazminat.” Aynı balon haber WikiLeaks belgeleri yayınlandığında da uçurulmuş, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın “Türkiye’den özür dilediği” söylenmişti. Ancak Amerikan Dışişleri özür dilenmediğini, “derin üzüntü” duyulduğunun bildirildiğini açıkladı. Türkiye gibi büyük ve ciddi bir devleti yönetenler böyle balonlar uçurmaz. Uçuranlar olursa onların da cezalarının kesilmesi gerekir.