Türkiye hem çetelerden, hem hırsızlardan temizlenmeli

BAŞBAKAN Erdoğan’ı yine kızdırdık.Bazı gazetecilerin ve politikacıların "AK Parti" yerine "AKP" demelerini Başbakan Erdoğan etik bulmadığını söyledi.

Bunu yapanları edebe, adaba uymamakla suçladı.

Sanırım Başbakan, "AK" sıfatını partisinin temizliğinin simgesi olarak görüyor.

Adalet ve Kalkınma Partisi’nin "AK Parti" olarak anılmasını istiyor.

Ben başından beri "AKP" diye yazıyorum.

Televizyonlarda da "AKP" diyorum.

Benim gibi pek çok gazeteci, politikacı da "AKP"yi kullanıyor.

Hatta sokaktaki vatandaşın çoğu da iktidar partisinden söz ederken "AKP" diyor.

Başbakan’ın bu konudaki duyarlığını anlıyorum.

"AK" sıfatının kasıtlı olarak kullanılmadığını düşünüyor.

Bunu, iktidar partisine "AK" sıfatının yakıştırılmaması olarak yorumluyor.

O yüzden de sert tepki gösteriyor.

İyi ama demokrasilerde bu tip zorlamalar olmaz.

İnsanlara zorla "AK Parti" dedirtemezsiniz.

* * *

Bazı sözcükler halkın ağzına yerleşir.

Ne yaparsanız yapın bunu değiştirtemezsiniz.

Bir örnek verelim:

27 Mayıs ihtilalinden sonra Beyazıt’ın adı "Hürriyet Meydanı" olarak değiştirildi.

Ama İstanbul halkı bu yeni adı bir türlü benimseyemedi.

İnsanlar hálá "Beyazıt" diyor.

İktidar partisine bugüne kadar "AKP" diyenler de Başbakan kızıyor diye dönüp kesinlikle "AK Parti" demezler.

Onun için Başbakan bunun üzerinde durmasın.

İsteyen "AK Parti" der, isteyen "AKP" der.

Bunda art niyet aramanın bir anlamı yok bence.

Bu kadar yolsuzluk suçlamalarının yoğun olduğu bir dönemde bunlar olur.

Ben Başbakan’ın yerinde olsam, dokunulmazlıkların kaldırılması için yeşil ışık yakarım.

Bazı kurumlar hakkındaki soruşturmaların önünü açarım.

Böyle bir tutum hem Başbakan’ı, hem de partisini rahatlatır.

Başbakan bazen söylememesi gereken sözleri sarf ediyor, sonra medya, özellikle televizyonlar bunu dillerine doladıkları zaman da kızıyor.

Önceki gün ekonomik paketi açıklarken Başbakan’ın tutup "Vatandaşın cebinde para var" demesine ne gerek vardı.

Ekonomik kriz bir yandan, işsizlik bir yandan vatandaşı bunaltırken Başbakan tutup "Senin cebinde para var" derse bu kez halk kızmaz mı?

* * *

Ben bu yazıyı yazarken yolsuzlukların önlenmesi konusunda önemli bir gelişme oldu.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın isteği üzerine mahkeme, aralarında RTÜK Başkanı Zahid Akman’ın da olduğu 18 kişinin mal varlığına tedbir koydu.

Nihayet!

Deniz Feneri için Türkiye’de de adalet işlemeye başladı.

Şimdi beklenti, bugüne kadar kaybedilen zamanın, yargılamanın hızlı sürdürülmesiyle kapatılması.

Bu gelişme öteki yolsuzluk ve talan iddiaları için de bir başlangıç olmalı.

Deniz Feneri olayı Türkiye’de bugüne kadar Ergenekon’un gölgesinde kaldı.

Dilerim, Türkiye çetelerden de, hırsızlardan da temizlenir.
Yazarın Tüm Yazıları