Paylaş
Hani yargıç güvencesi?
Bir iktidar düşünün ki, kendisine karşı olduğu için bir yargıçla bir savcının mesleklerinden ihraç edilmesini istiyor.
Ayrıca yargılanmaları için de suç duyurusunda bulunuyor.
Adalet Bakanı, bakanlığı tarafından görevlendirilen müfettişlerin bu istekleri içeren raporlarına onay verebiliyor.
Şimdi yargıda görev yapan yargıçlar ve savcılar hükümetin bu baskısından sonra nasıl özgürce karar verebilecekler?
Verecekleri kararların hükümetin hoşuna gitmemesi durumunda başlarına aynı belaların geleceği korkusuna kapılmazlar mı?
Bu durumda hukuk devleti nasıl işleyecek?
Yargı bağımsızlığı nasıl korunacak?
İktidarın bu gidişi gidiş değil.
Tutulan bu yol Türkiye’yi hızla faşizme doğru sürüklüyor.
İşin ürkütücü yanı da parti içinde sağduyuyu temsil eden seslerin yöneticiler üzerinde etkili olamayışı.
* * *
İhracı istenenler Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz ile YARSAV Başkanı, Yargıtay Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu.
Osman Kaçmaz’a yöneltilen suçlar şunlar:
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nda (TİB) usulsüz dinleme yapıldığı şikâyetini işleme koymak.
Cumhurbaşkanı Gül’ün “kayıp trilyon” davasında yargılanmasına karar vermek.
Rica üzerine bazı tahliye kararları vermek.
Mesai saatleri içinde adliyede bulunmamak.
Mesai saatleri içinde Antalya’ya gitmek vesaire, vesaire...
Ömer Faruk Eminağaoğlu’na yöneltilen suçlar da şöyle:
Ergenekon soruşturması ile ilgili açıklamalar yapmak.
Gizli telefon dinlemelerini eleştirmek ve dinlenen yargıçların listesini medyaya vermek.
Yargıtay binasında basın toplantısı düzenlemek.
Ankara’daki cumhuriyet mitinglerine katılmak.
Gül’ün seçim sürecinde açıklamalar yapmak.
Cumhuriyet Gazetesi’ne destek vermek.
Kanadoğlu’nun evinin aranmasını eleştirmek vesaire, vesaire...
* * *
Bu suçlamaların tümü bahane...
Esas neden iki hukuk adamının iktidarın hukuk normlarına uymayan tutumuna karşı olmaları ve bunu korkmadan söylemeleri.
Dosyalar Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu’na gönderildi.
Kararı onlar verecek.
Hükümetin yargıya yönelik bu girişimi Türkiye’de hukuk devletinin ortadan kaldırıldığının somut göstergesidir.
Bu ihraç istekleri geçekleşirse ve bu iki hukukçu yargılanıp cezaevine atılırsa bundan sonra Türkiye’de hukuk işler mi?
Savcılar ve yargıçlar hür iradeleri ve vicdanlarıyla adalet dağıtabilirler mi?
Yargı bağımsızlığı olmayan bir demokrasi olabilir mi?
Adalet Bakanı Sadullah Ergin hakkındaki yolsuzluk iddialarına (Hatay ilindeki ihalelerle ilgili Ali Dibo’lar) rağmen dokunulmazlığı sayesinde hesap vermedi.
Ama bu ihraç olayıyla hiç kuşkusu olmasın Türk adalet tarihindeki mümtaz yerini şimdiden aldı.
AKP yürüttüğü “sürekli gerginlik” politikalarıyla Türkiye’yi nereye götürmek istiyor?
Paylaş