Türkiye bir yerlere doğru sürükleniyor

BU başlık birçoğunuza ürkütücü gelebilir, ama ne yazık ki gerçek bu...

Türkiye’deki laik demokratik rejim hızla hukukun dışına, bilinmeyen mecralara doğru kayıyor.

Türkiye’nin en büyük yayın holdingisiniz.

Size bağlı TV şirketinin yüzde 25 hissesini Almanya’nın önde gelen medya grubu Axel Springer’e 796.8 milyon liraya satıyorsunuz.

Hükümetin görevlendirdiği vergi denetçisi bir şeyler bulmak talimatıyla incelemeler yapmak üzere geliyor.

İncelemelerinin sonunda haksız ve yanlış bir yorumla durumu vergi kaçakçılığı olarak niteleyerek size tam 826.3 milyon lira vergi cezası çıkarıyor.

* * *

Dün Türk tiyatrosunun devi Gazanfer Özcan’ı, sırtına yüklenmiş 500 bin lira vergi borcuyla sonsuzluğa uğurladık.

2002 yılında önce eşi sonra kendisi hastalandığı için vergilerini ödeyemeyen sanatçı, devlete 40 bin lira borçlanıyor.

Bu borç hastalıkların uzaması nedeniyle ödenemiyor, üzerine devlet tarafından faizler yükleniyor ve borç 500 bin lirayı buluyor.

Gazanfer Özcan’ın 78 yaşına rağmen tiyatro çalışmalarının yanı sıra oynadığı TV dizisinden kazandığı para vergi borcunu ödemeye yetmiyor.

Geçen yıl vergi dairesine 110 bin lira ödüyor ama 500 bin liralık borç yerli yerinde duruyor.

Gazanfer Özcan’ı bu borçtan ancak ölüm kurtarıyor.

Borç ise várislerinin sırtına yükleniyor.

* * *

Gazeteci Hasan Tüfekçi yaptığı haberler, çektiği fotoğraflar Başbakan’ı kızdırdığı için önce Başbakanlığa sokulmuyor.

Sonra "Başbakan seni istemiyor" gerekçesiyle Erdoğan’ın Nevşehir’deki mitinginde alana girmesi yasaklanıyor.

Hasan bir gazeteci olarak sokakta bile Başbakan’ı izleyemiyor.

* * *

Bırakın milletvekillerini AKP’li bakanlar, üst düzel bürokratlar dahi Başbakan’a gelişmelerle ilgili görüşlerini açıklayamıyorlar.

Başbakan’ın çevresindeki insanları zaman zaman azarladığı gazete sayfalarına yansıyor.

Her konuşmasında muhalefet partilerine ağza alınmayacak sözlerle saldırıyor.

Medyaya, iş çevrelerine, sendikalara, sivil toplum örgütlerine, meslek odalarına meydanlarda tehditler savuruyor, şantaj yapıyor.

* * *

Hükümetin eli yargının, polisin, bürokrasinin, üniversitelerin, kurumların içinde. Yargı ve polis üzerindeki iktidar baskısı giderek artıyor.

Başbakan devletin valilerine partisine oy kazandırmak için sürekli sadaka dağıttırıyor.

Dini sürekli politikaya alet ediyor.

Hukuk dışına çıkan soruşturmalar ve yargılamalar giderek yaygınlaşıyor.

İktidar bütün uyarılara rağmen kendi suçlularını koruyor.

Telefon ve alan dinlemeleri sonucunda insanlar suçlanıp cezaevine kapatılıyor.

Kimse kimseyle konuşamaz, birbirlerine düşüncelerini açıklamaya korkar hale getiriliyor.

Toplum tam bir korku toplumuna dönüştürülüyor.

* * *

Gidiş bu... Böyle bir hukuk devleti olur mu? Türkiye hızla demokrasiden, laiklikten ve hukuktan uzaklaşıyor...

Evet, Türkiye bir yerlere doğru sürükleniyor.

Bu sürükleniş Batı’ya doğru değil, Doğu’ya doğru...
Yazarın Tüm Yazıları