TRT bir devlet kurumudur. Yıllık bütçesi 1 trilyon TL’den fazladır.
Bu paranın yaklaşık yüzde 80’i, denetim pulu (bandrol) ile elektrik faturalarından gelmektedir. Yani halktan toplanan paradır. Bu para gerektiği gibi kullanılmakta mıdır? Zaman zaman medyaya yansıyan haberlere bakarsanız buna olumlu yanıt vermek çok zordur. Bunun en somut örneği de TRT’deki kadrolaşmadır. Bunun dışında iktidara yakın kişilerin TRT’de göreve getirilmeleri, yandaş köşe yazarlarına program yaptırılmasıdır. Bu köşe yazarlarına çok yüksek ücretler ödendiği ileri sürülmektedir. Bir önemli iddia da Genel Müdür İbrahim Şahin’in akraba ve yakınlarının TRT’de göreve getirilmeleridir. Bunlar isim isim bellidir. Bu kadrolaşma ile yüzlerce kişi TRT’de istihdam edilmiştir. ¡ ¡ ¡ Ama bundan daha önemlisi TRT’nin yaptığı haberciliktir. Esas felaket buradadır. TRT bugün iktidarın sesi haline gelmiştir. Hem de bütün kanallarıyla. Halkın parasıyla yaşayan, tarafsız olması gereken bir yayın kurumunun iktidar yanlısı yayın yapması demokrasilerde kabul edilebilir bir durum değildir. İbrahim Şahin genel müdür olarak göreve başladıktan sonra bu kadrolaşma işini hızla sürdürmüştür. TRT’nin haber kadroları tamamen değiştirilmiş, buralarda yıllardan beri görev yapan deneyimli tüm elemanlar geri plana çekilmiştir. Onların yerlerine yeni elemanlar alınmış ve haber kadroları tamamen değiştirilmiştir. Bugün TRT haber kadrolarının tamamı Zaman Gazetesi, Samanyolu TV, Kanal 7, Kanal 24, Cihan Haber Ajansı ve Aksiyon Dergisi gibi yerlerden alınan elemanlardan oluşmaktadır. Yukarda adı gecen medya kuruluşlarının tümü de yandaştır. Yani iktidar yanlısıdır. Bu durumda TRT haberlerinin tarafsız olmaması doğaldır. Bir örnek verelim. Referandum sürecinde TRT o kadar açık bir şekilde iktidar yanlısı yayın yaptı ki, Yüksek Seçim Kurulu bu kurumu uyarmak zorunda kaldı. Ayrıca Ankara Cumhuriyet Basın Savcılığı da genel müdür ve 5 yönetici hakkında taraflı yayın yaptıkları iddiasıyla soruşturma başlattı. Özetle TRT tarihinin en taraflı yayınlarını yapan bir kurum haline getirildi. Zaten iktidarın da istediği bu değil miydi?
Çankaya’dan son atamalar
CUMHURBAŞKANI yine beklendiği gibi söylemlerinin tam tersini yaptı. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na atadığı 4 üyenin tamamı iktidarın dünya görüşünde insanlar. Üstelik bunların ikisi Cumhurbaşkanı’nın hemşerisi. Bu dört üye tamamen hükümetin icraatlarına paralel görüşleri savunan isimler. Cumhurbaşkanı’nın seçiminin bu doğrultuda olacağını biliyorduk. Yandaş gazeteciler de biliyordu. Bir sürpriz olmadı. Hâkim ve savcı atamalarını yapacak, yargının tarafsızlığını sağlayacak olan HSYK’nın 22 üyesinden 17’si iktidar yanlısı. Böyle bir HSYK ile yargı bağımsız kalabilir mi?