Çünkü halkımızın tiyatroya olan ilgisi giderek azalıyor.
Bugün tiyatrolar duayen sanatçıların gayretleriyle ayakta kalıyor.
Bu değerli sanatçılar dizilerden kazandıkları paralarla keyif süreceklerine bunu tiyatrolarını ayakta tutmak için kullanıyorlar.
Onlar kendilerini Türk tiyatrosunun sorumlusu olarak görüyorlar.
Dizilerde oynamayanlar ise bırakın para kazanmayı, birikimlerini bile tiyatrolarına aktarıyorlar.
Tiyatrocuların hepsi dertli, devletin ilgisizliğinden yakınıyorlar.
Devlet yardımları onların soluk almasına yetmiyor.
* * *
Yıllar önce tiyatronun sıkıntılı günlerinde, izleyici sayısı çok az olduğu için her hafta yeni bir oyun sergilenirmiş.
Oyunlar çok kısa zamanda hazırlandığı için sanatçılar ezber yetiştiremezlermiş.
O nedenle de sahnenin önünde seyircinin görmeyeceği şekilde üstü örtülü küçük bir çukura suflörler oturur, oyunculara rollerini okurlarmış.
Benim çocukluğunda bile bu suflör çukurları hálá sahnelerde dururdu.
Ama kullanıldığını pek anımsamıyorum.
Bütün bu çabalara rağmen bir türlü izleyici sayısı artırılamamış.
Bu nedenlerle yaz aylarında tiyatrolar tatile girmezler, uzun Anadolu turnelerine çıkarlardı.
İstanbul’da sahne bulamayanlar ise bütün yıl kent kent dolaşırlardı.
Muhsin Ertuğrul tiyatro seyircisini artırmak için semt tiyatrolarını açmaya karar verdiğini söyler, "Onlar tiyatroya gelmedikleri için biz tiyatroyu onların ayaklarına götürdük" derdi.
Üzücü bir durum ama, tiyatromuz geçmiş yıllardaki o zor günlere doğru sürükleniyor.
* * *
Profilo’daki İstanbul Tiyatrosu’nda "Çıkmaz Sokak Çocukları" oyununu izlerken bunları anımsadım.
Lyle Kessler’in bu çarpıcı oyununu sahneye koyan Gencay Gürün.
Oyunun kahramanlarını büyük bir başarı ile canlandıranlar usta oyuncu Cüneyt Türel ile iki genç meslektaşı Ömer Akgüllü ve Serhan Arslan.
Aslında oyun 3 çıkmaz sokak çocuğunun yaşamlarından bir kesiti anlatıyor.
Yazgıları onları bir çıkmaz sokağa sokmuş. Orada yok olup gidecekler.
Oradan çıkışları da olanaksız. Çıkamıyorlar da zaten.
Tıpkı günümüzdeki yüzlerce, binlerce "çıkmaz sokak çocukları" gibi...
AKP tutarsızlığı
ANKARA, İsrail Cumhurbaşkanı Başkanı Peres ile Filistin Yönetimi Devlet Başkanı Abbas’ı Türkiye’de bir araya getiriyor.
Bu buluşmayı bütün dünyaya Ortadoğu barışı için büyük bir adım olarak gururla duyuruyor.
Ama iki gün sonra birileri İstanbul’da AKP’li belediyeye ait bir mekanda Hizbullah ve Hamas gibi örgütlerin de katıldığı "Uluslararası Kudüs Buluşması" adı altında bir garip toplantı düzenliyor.
Toplantıda cihat çağrısı yapılıyor, İsrail lanetleniyor.
3 bin katılımcı Kudüs’ün şiddet kullanılarak siyonistlerden geri alınması için sloganlar atıyor.
AKP iktidarına yakın isimler de salonda yer alıyor.
3 gün süreceği ilan edilen böyle bir toplantının hükümetin haberi, hatta onayı olmadan düzenlenebileceği düşünülemez.