TARİHÇİLER, bugün kuzeyde Lübnan, Suriye, doğuda Ürdün, güneyde Akabe Körfezi ve batıda Akdeniz ile Mısır arasında kalan bölgeyi milattan önce üç bin yılından beri Filistin toprakları olarak kabul eder.
Bu yurt, tarih boyunca Filistinlilerle İsrailliler arasında paylaşılamamıştır. İki ırk arasındaki kin ve düşmanlık binlerce yıllık geçmişe dayanır.
Filistin topraklarına tarih boyunca zaman zaman Filistinliler, zaman zaman da İsrailliler egemen olmuşlardır.
Bölgede Osmanlıların egemen olduğu dönem dışında huzur sağlanamamıştır. Osmanlı 1517 yılında egemen olduğu bu toprakları 1917 yılına kadar yönetmiş, onun çekilmesinden sonra bölge sürekli çatışmalara, savaşlara sahne olmuştur.
Yine dönelim tarihi öyküye...
Yahudiler MS 70 yılında Roma İmparatorluğu'nun baskısına dayanamayarak Filistin'i terk etmek zorunda kalmışlar, dünyaya dağılmışlardır.
Bu sürgün, Filistin topraklarında İsrail Devleti'nin kurulduğu 1948 yılında sona ermiştir. Yahudiler tam 2000 yıl dünyanın dört bir yanında dağınık olarak yaşamışlar ama Filistin'de devlet kurma ideallerini yitirmemişlerdir.
Sonunda da İngiltere ve Amerika'nın yardımlarıyla bu amaçlarına ulaşmışlardır.
* * *
Dünyada darmadağınık yaşayan Yahudileri ulusal bilinç etrafında birleştiren siyonizm hareketi 19. Yüzyıl’ın sonlarında doğdu.
Theodor Herzl adlı Yahudi kökenli Avusturyalı gazeteci bu hareketin kurumsallaşması için büyük bir mücadele verdi ve onun öncülüğünde İsviçre'nin Basel kentinde 1897'de ilk siyonist kongresi toplandı. Bu kongrede Dünya Siyonist Teşkilatı kuruldu ve başkanlığına Theodor Herzl getirildi.
Bu sırada Filistin topraklarında 431 bin Müslüman, 57 bin Hıristiyan ve 43 bin Yahudi yaşıyordu.
Birinci Siyonist Kongresi'nde alınan kararların başında Filistin'de bir yurt edinilmesi geliyordu.
Dünya Siyonist Teşkilatı, dağınık olan Yahudilerin örgütlenmeleri ve Filistin'e dönmeleri için yoğun bir yönlendirme kampanyası başlattı. Bu çabalar sonunda Filistin'deki Yahudi nüfusu hızla arttı.
Filistin'e göç eden Yahudiler yine siyonist teşkilatın yönlendirmesiyle Araplardan sürekli toprak satın alıyorlardı.
Yahudiler planlı bir şekilde Filistin'i ele geçiriyorlardı.
* * *
1917 yılında Yahudilerin çabaları sonuç verdi ve Osmanlı'dan sonra egemen olan İngiltere, Dışişleri Bakanı Balfour'un adıyla bir deklarasyon yayınlayarak ‘‘Majestelerinin hükümeti Filistin'de Yahudi halkı için bir milli yurt ayrılmasını uygun karşılamaktadır’’ diye dünyaya duyurdu.
1922'de Milletler Cemiyeti kararıyla Filistin topraklarında İngiltere mandası onaylandı.
Bu gelişmeler Arap milliyetçiliğinin doğmasına neden oldu. 1931'de Nablus'ta toplanan Kongre Filistin için silahlı mücadeleye karar verdi.
Bu tarihten sonra hem Arap, hem İsrail toplumlarında terör örgütleri doğdu.
Büyük ve kanlı çatışmalardan sonra Filistin topraklarında 14 Mayıs 1948'de İsrail Devleti kuruldu.
İsrail Devleti Batılı ülkeler tarafından kabul edildi. Filistinliler de kendi yurtlarında ortada kaldılar.
Filistin-İsrail düşmanlığının tarihsel öyküsü özetle böyle...
1948'den sonra İsrail ile Araplar arasında çok savaş oldu. Bölgede kan dökülmeden geçen gün hemen hemen hiç yaşanmadı. Hálá da oluk oluk kan akıyor.
Binlerce yıl öncesine dayanan ve yurt bölüşümünden kaynaklanan bu düşmanlığın sona ermesi ve barışın kurulması Kaf Dağı'nın ardındaki umut kadar uzak.