BAŞBAKAN Erdoğan’ın paketin en önemli maddesinin düşmesine çok öfkelendiği anlaşılıyor.
Nedense parti kapatmayı olanaksız hale getiren bu maddenin paketten düşmesinin öfkesini İsmet Paşa’dan çıkarıyor.
Başbakan kullanmaması gereken bir üslupla ve tarihi yanlış yorumlayarak Paşa’yı suçluyor. Onu Alman diktatörü Hitler’e benzetiyor. İsmet Paşa Türkiye’nin sınırlarına dayanan Hitler’e karşı dik durmuş ve onunla giriştiği sinir harbini kazanmıştı. Dünyayı titreten diktatör, Türk topraklarını işgali göze alamamıştı. Türklerin direneceklerini bildiği için, böyle bir belaya bulaşmama kararı alarak Türkiye sınırından geri dönmüştü. Daha sonra bu kez de Hitler’i dize getirmek isteyen müttefikler Paşa’yı kendi saflarına çekmek istediler. Büyük baskı yaptılar. Ama Paşa direndi ve ülkesini savaşa sokmamayı başardı. On binlerce, yüz binlerce vatan evladının savaş kurbanı olmasına izin vermedi. Eğer Paşa direnmeseydi ve Türkiye İkinci Dünya Savaşı’na girseydi belki de Başbakan’ın babası da kurbanlardan biri olabilirdi. O zaman Başbakan Erdoğan’ın dünyaya gelme şansı da olmazdı. * * * Evet, Hitler bir diktatördü. Aynı zamanda da acımasız bir cani... Bir soykırım suçlusu... Dünyaya egemen olmak hayalleri ile İkinci Dünya Savaşı’nı çıkardı. Milyonlarca insanın ölmesine neden oldu. Milyonlarca masum Yahudi’yi fırınlarda yaktırdı. Peki İsmet Paşa ne yaptı? Kurtuluş Savaşı’nın ikinci adamı olarak ülkesinin “makûs talihi”nin değişmesini sağladı. Lozan Konferansı’nda Türkiye’nin haklarını korumak için emperyalist devletler karşısında inanılmaz bir dirençle savaştı. Tarih boyunca Türkiye’nin savaş meydanlarında kazanıp masada kaybeden taraf olmasına alışan Avrupalıların umutlarını boşa çıkardı. Türkiye’yi İkinci Dünya Savaşı’na sokmayarak büyük bir beladan kurtardı. Çokpartili sisteme geçerek demokrasi için dev bir adım attı. Bunun için iktidarı kaybetmeyi göze aldı. Muhalefette de ilkelerinden hiçbir zaman ödün vermedi. Hem iktidardayken hem de muhalefetteyken dünyanın daima saygı duyduğu bir devlet adamı oldu. * * * Başbakan’ın yakın tarihin bu gerçeklerini yok sayarak ve öfkesinin etkisinden kurtulamayarak Paşa’ya yaptığı suçlamaların hiç önemi yok. Paşa 1950’de iktidarı yitirdikten sonra 24 yıl aralıksız zaman zaman iktidarda, ama daha çok muhalefette kalarak politik yaşamın baş aktörü olmayı sürdürdü. Bu dönemlerde en koyu muhalifleri bile İsmet Paşa’ya Erdoğan gibi politik nezaketi çiğneyen suçlamalarda bulunmadı. Öfkelerini dizginleyemeyenlerin devlet adamı olmaları olanaksızdır. Tarih, İsmet Paşa için hükmünü vermiştir. O, tarihin tertemiz sayfalarındaki yerini almıştır. Hiç kuşkusuz tarih bir gün Recep Tayyip Erdoğan için de hükmünü verecektir.