TÜRKİYE’de hep tanık olduğumuz ve alıştığımız olaylardır bunlar.
Birtakım uyanık işadamları, daha kolay para kazanabilmek, işlerinin kolay yürümesini sağlamak için politikacılara hep aynı tezgáhı kurarlar. Politikacıların çoğu da bu tezgáha bile bile düşerler.
Bu tezgáh kabaca şudur:
Bazı uyanık işadamları politikacıların çocuklarını himayelerine alırlar.
Sakın yanlış anlamayın, dostluk uğruna yaparlar bunu.
Onlarla ortak iş kurarlar.
Ama bu iş kurulurken gerekli sermayenin tümünü işadamları koyar.
Politikacıların çocuklarının cebinden bir kuruş çıkmaz. Onlar sadece kára ortaktırlar.
Aslında bu düpedüz politikacıların çocuklarının parmaklarını oynatmadan ceplerini parayla dolduran bir rüşvet oyunudur.
Bazı dürüst ve onurlu politikacılar böyle tezgáhları yemez, çocuklarının birtakım uyanık işadamlarıyla bu tip ortaklıklara girmelerine kesinlikle izin vermez.
Bazıları ise buna güle oynaya göz yumar.
O ortaklıkların işleri tıkır tıkır yürür.
Çünkü devletin her türlü gücü arkalarındadır.
* * *
Bazı meslektaşlar, bu tip ortaklıklar için "Ne var bunda?Politikacının çocukları ticaret yapamayacaklar mı?" diye sorarlar.
Bunun ticaret olmadığını, uyanık işadamlarının politikacının çocuğunun cebine para koyduğunu unuturlar.
Bu tip ortaklıklar yasaldır ama ahlaka uygun değildir.
Şimdi bir örnek vermek istiyorum.
Bunu Hasan Pulur da yazmıştı.
Eski başbakanlardan Adnan Menderes’in en büyük oğlu Yüksel Menderes Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra İsviçre’ye gider ve siyaset bilimi okur.
Okulunu bitirdikten sonra Ankara’ya döner.
Babasına iş hayatına atılmak istediğini söyleyerek kendisinden izin ister.
Adnan Menderes buna itiraz eder ve oğluna şöyle der:
"Ben siyasette ve devlet hizmetinde olduğum sürece sen serbest hayata atılıp ticaret yapamazsın.Ben senin devlet memuru olmanı istiyorum.Ticareti kesinlikle düşünme..."
* * *
Babasının kesin tavrını gören Yüksel Menderes saygıyla şu yanıtı verir:
"Emredersiniz... İzin verirseniz Dışişleri sınavlarına katılmak için başvurayım."
Yüksel Menderes Dışişleri sınavını kazanır ve diplomat olur.
Dışişleri’nde çalıştığı süre içinde basamakları diğer meslektaşları gibi tek tek çıkar.
Babasının hiçbir zaman gücünü kullanmaz.
Çok başarılı bir meslek hayatı olur.
1965 yılında politikaya girer ve Aydın’dan milletvekili seçilir.
Ölünceye kadar da ticaret yapmaz.
Daha sonraki dönemlerde politikacıların böyle bir duyarlık içinde olmadığını görüyoruz.
AKP iktidarında ise neler olduğunu yinelemeye gerek yok.
Başbakan’ın, bakanların yalnız çocukları değil, damatları da başarılı birer ticaret adamı oldular.
Hatta bunların arasına Cumhurbaşkanı’nın 17 yaşındaki oğlu da girdi.
Eee atalarımız ne demiş: "İş bilenin, kılıç kuşananın."
Ne güzel işler tıkır tıkır yürüyor, çocukların cepleri doluyordu.