Stephen King ve korku toplumu

ÇOK ünlü bir yazar, ödül aldığı gece bir kaza yapar ve kullandığı otomobil şarampole yuvarlanır.

Ayağı kırılan yazar kendinden geçer.

Hemen arkasından gelen bir kadın, kar izlerinden bir kaza olduğunu anlar ve durur.

Şarampole yuvarlanmış arabadan iniltiler yükseldiğini duyar.

Hemen arabanın yanına gittiğinde, yaralı kişinin hayranı olduğu ünlü yazar olduğunu anlar.

Onu dışarı çıkarır ve arabasına koyarak çok yakındaki evine getirir.

Kadın, çevresinde konut olmayan ıssız bir yerde oturmaktadır.

Hemşire olan kadın yazarı hastaneye götüreceğine evinde tedavi eder.

Yazar kendine gelir ama akli dengesi yerinde olmayan kadın kimseye haber vermez ve onu tutsak eder.

İyileşmeye başlayan yazar buna direnince tutsaklığının sürmesi için kadın onun ayağını balyozla bir kez daha kırar.

Yazar, işkence ve korku dolu kapandan kurtulamaz ve kadının tutsağı olur.

Dehşet dolu günler sürerken bir fırsatını bulan yazar boyun atkısı ile kadını boğar ve bu kábustan kurtulur.

* * *

Anlattığım öykü korku romanlarının doruğundaki isim Stephen King’in Misery adlı kitabından oyunlaştırılmış.

Tiyatro Ayna’nın iki usta oyuncusu Dilek Türker kadını, Kazım Akşar da yazarı canlandırıyor.

Hollywood tarafından filme de çekilen Misery 1987’de yayınlandığı zaman dünyada büyük yankılar uyandırmıştı.

Dilek Türker ile Kazım Akşar olağanüstü bir oyun sergiliyorlar.

Stephen King’in usta anlatımı ile yaratılan dehşet ve korku iki usta tarafından başarıyla sahneye taşınıyor ve seyirciyi sarsıyor.

Türkiye tiyatrolarında ilk kez oynanıyor Stephen King.

İki kişilik bu oyunun ağırlığını ancak Dilek Türker ile Kazım Akşar gibi iki usta kaldırabilirdi.

Misery olağanüstü bir tiyatro olayı...

* * *

Oyunu çarşamba akşamı izledim. Eve, korku ve dehşet duyguları içinde döndüm.

Ertesi sabah, korku toplumu haline getirilen Türkiye’de, daha da ağırlaşmış bir havada başlayan bir güne gözlerimi açtım.

Ergenekon’un 11. dalgası başlatılmıştı. Yine evler basıldı, yine bir sürü insan ensesinden tutup götürüldü.

Oysa bir gün önce hukuk kurallarının çiğnendiği, uygulamalarda usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle büyüyen tepkilerden etkilenen Cumhurbaşkanı Çankaya’da zirve toplamıştı.

Zirveye yasama, yürütme ve yargı erklerinin başkanları çağrılmıştı.

Değerlendirmelerden sonra hukukun üstünlüğüne ve temel ilkelerine bağlı kalınması, uygulama usul yasalarına özen gösterilmesi çağrısında bulunulmuştu.

Ama aradan 24 saat geçmeden korku toplumu uygulamasına devam edildi ve 11. dalga tıpkı öncekiler gibi yürütüldü.

Bu işin, Çankaya zirvesine katılan erklerin kontrolünün dışına çıktığı anlaşılıyor.

Bu, Türkiye’nin hızla demokratik toplumdan korku toplumu olma yoluna girdiğini de gösteriyor.

11. dalgayı izlerken Stephen King’in bir odanın içinde yarattığı korku ve dehşeti bir kez daha anımsadım.

Stephen King sanki Türkiye’yi anlatıyordu.
Yazarın Tüm Yazıları