GENEL cerrah olan babam 1960 yılında Afyon’dan Kayseri’ye atandı.
Ev tutmak için Kayseri’ye hareket ettiği gece 27 Mayıs ihtilali olduğunu trende öğrendi.
Biz Afyon’da bekledik. Babam her şeyi hazırladıktan sonra biz de evi toplayıp Kayseri’ye gittik. Memur ailesi olmanın verdiği alışkanlıkla kısa zamanda eve yerleşildi. Ertesi sabah yeni hayatımız başlamıştı bile. Bir hafta geçmişti ki babam ilk nöbetini tutmak için hastanede kaldı. Ertesi gün geç saatte gelebildi eve. Çok yorgun ve bitkindi. Annem sorunca çok hasta geldiğini söyledi. Ama onu esas yoran, gece yarısı getirilen ve ölmek üzere olan bir çocuk olmuş. Çocuğu ameliyat etmiş ve sabaha kadar başında beklemiş. Hepimiz çocuğun durumunu merak ediyorduk. Her gün “Nasıl?” diye soruyorduk. Dördüncü günü babam müjdeyi verdi: “Hayati tehlikeyi atlattı. Artık kısa zamanda iyileşir.” Evde bir bayram havası esti. Kim olduğunu bile bilmediğimiz küçük çocuğun yaşama dönmesi hepimizi mutlu etmişti. Sonra öğrendik ki, çocuğun ailesi Ermeni’ymiş. O yıllarda Kayseri’de çok Ermeni vardı. * * * O olaydan sonra Kayseri’de yaşayan bütün Ermeniler hastalarını babama getirmeye başladılar. Çok sayıda Ermeni dostumuz oldu. Zaman zaman bağlarına davet ederler, bizi özenle ağırlarlardı. Ben onların hiçbirinin bırakın soykırımı, 1915 olaylarıyla ilgili bir imada bile bulunduklarını anımsamıyorum. Ne kadar candan, sevecen, sıcak insanlardı. Bizden ayrı gayrıları yoktu. Bir tane papazları vardı. Zaman zaman babamı ziyarete gelirdi. O da konuşmalarında 1915’teki olaylarla ilgili bir şey söylemezdi. 1970’li yıllarda patladı soykırım suçlamaları... Arkasından da bir sürü masum insan Avrupa’nın sokaklarında Asala militanları tarafından kurşunlanarak öldürüldü. O cinayetler bile benim Kayseri’deki Ermeni dostlarımıza karşı olan sevgimde en ufak bir azalmaya neden olmadı. Onların sevgisini, dostluğunu, sıcaklığını hiç unutmadım. * * * İnanamıyorum, Kayseri’de çocukluğumda yaşadığım o güzelliklerle bugünkü kinler ne kadar büyük çelişki! Ve ne kadar acı. Biz şimdi Obama “soykırım” demedi diye bayram yapıyoruz. Oysa ABD Başkanı neler demedi ki... Ermenice soykırım yerine kullanılan “Meds yeghern-Büyük felaket” dedi. “Korkunç mezalim” dedi. “1.5 milyon Ermeni katledildi ya da ölüme doğru yürüdü” dedi. Bizim başbakanımız buna karşılık ne dedi? “Türkiye’nin hassasiyetini bilerek, o istikamette bir açıklama yaptı.” Aman ne büyük mutluluk! Neyse ki Dışişleri Bakanlığı gerçekçi bir açıklama yaptı: “Hatalı ve tek yanlı bir siyasi bakış açısını yansıtan açıklamayı esefle karşılıyoruz.” İki gün önce Ermenistan protokolleri durdurdu. Ankara’dan ise ses seda çıkmadı. Obama “soykırım” demedi ya, o bize yeter de artar bile!