Paylaş
Onlar için önemli olan yüklendikleri misyon.
Onun için mantık hataları onları rahatsız etmiyor.
En önemlisi de haberde suçlanan tarafın görüşüne başvurma gereği de duyulmaması.
Öncelikle şunu belirtelim ki, darbe planları gizlidir.
Orda burda anlatılmaz.
Oysa Taraf’ta “Balyoz harekâtı” adı verilen “plan semineri”nin içeriği seminerlere senaryo olarak sunulmuş, hatta tartışmaya bile açılmış.
Böyle darbe yapılamaz.
* * *
Mantığa oturmayan iddialardan bazıları da şunlar:
Bir cuma günü Fatih Camii ile Beyazıt Camii’nde bomba patlatılacak.
Cemaat kışkırtılarak kargaşa yaratılacak ve sonra da irtica ayaklanması bahanesi ile darbeye zemin hazırlanacak.
Gece yarısı organize edilen cüppeli, sarıklı ve çarşaflı gruplar ellerinde yeşil bayraklarla ve mototofkokteyleri ile Hava Müzesi’ni basacaklar, müzedeki uçakları tahrip edecekler.
Ege’de bir Türk uçağı, Yunan jetlerine düşürtülecek, bu olmazsa kendi uçağımız bizim pilotlar tarafından düşürülecek.
Bu yolla Ege’de Yunanistan’la çatışma yaratılacak. (Savaş çıkınca darbe nasıl yapılacak?)
Tüm Hava Kuvvetleri birlikleri nizamiyelerine şeriat isteyen gruplar tarafından saldırılar düzenlenecek.
Sonra da Türk Silahlı Kuvvetleri ülke bütünlüğünü korumak, milli birliği ve beraberliği sağlamak, iç savaşı ve kardeş kavgasını önlemek maksadıyla AKP iktidarına son vererek ülke yönetimine el koyacak.
Bu senaryo Taraf’a uçuruluyor, belli televizyon kanalları bu haberi gerçekmiş gibi uzun uzun altına görüntüler döşeyerek defalarca yayınlıyor.
Tıpkı bundan öncekiler gibi...
Bütün bu haberlerin amacı TSK’yı yıpratarak etkisizleştirmek.
Bunun için birbiri ardına bu tip iddialarla doldurulan senaryolar üretiliyor ve aynı yolla kamuoyuna enjekte ediliyor.
* * *
“Plan semineri”nin tarihi de aslında mantığa fazla oturmuyor.
Çünkü 2002 Kasım’ında Türkiye’de seçim yeni olmuş.
Yeni bir iktidar gelmiş. Hemen bütün kesimler demokratik kurallara uygun yapılan seçimin sonuçlarını kabullenmiş.
Asker herhangi bir yorumda dahi bulunmamış.
Daha sonraki günlerde hükümet kurulmuş, yasaklı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın önündeki engeller kaldırılmış, siyasete girmesi ve milletvekili olması sağlanmış.
Erdoğan AKP’nin başına geçmiş.
O günlerin gazetelerini inceleyenler hükümete hiçbir kanattan bırakın karşı çıkmayı eleştiri bile olmadığını görürler.
Bütün kamuoyu hükümete bir avans verilmesi kararına uyuyor.
Yani ülkede ortam son derece normal. Böyle bir dönemde neden darbe hazırlansın?
Ben bu yazıyı yazarken Genelkurmay’ın açıklaması geldi.
Bence açıklama doyurucu değil.
Türk Silahlı Kuvvetleri, Başbakan’a bağlı bir kurum.
Ama Başbakan suskun. Bu iddialara inanıyor mu, inanmıyor mu?
İnanıyorsa gereğini yapsın.
İnanmıyorsa kendisine bağlı olan ülkenin en önemli kurumunu gerektiği gibi savunsun.
Paylaş