ALLAHÜEKBER Dağları’ndaki ölüm ayaklardan başladı. 2800 metre rakımda, eksi bilmem kaç derecede düşmanı arkadan çevirmek için yürüyen on binlerce askerin çarıkları parçalanmış, yazlık üniformaları kurşun gibi inen kara dayanamayıp çaputa dönüşmüştü.
Birbirlerine sokularak insan üstü bir gayretle yürüyorlardı.
Aç ve susuzdular.
Ayakları morarmaya, sonra kararmaya başladı. Ölüm aşağıdan yukarı doğru ağır ağır yükseliyordu. Yürüyemeyecek hale gelenler bir bir düşüyordu.
Komutanların emri kesindi:
"Düşeni kimse kaldırmayacak, yürüyüş aksatılmayacak."
Asker çaresizlik içindeydi ama bir an önce ölüm dağını aşıp Sarıkamış’a inmek, düşmanı vatan topraklarından atmak istiyordu.
Enver Paşa Rusları yenip eşsiz bir zafer kazanma hırsı ile yanıp tutuşuyordu.
22 Aralık’ta başlayan harekáta bazı komutanlar kış koşullarında bu işin faciayla sonlanacağını söyleyip karşı çıktılar.
Ancak zafer kazanma hırsı aklını ve mantığını yok eden Enver Paşa tarafından görevden azledildiler.
On binlerce asker ölüm dağlarında eriye eriye yürümeyi sürdürdü.
Sonunda o ölüm dağı aşıldı ve Sarıkamış’a varıldı.
Geriye kala kala 1500 asker kalmıştı.
Dağların zirvelerinde birbirlerine sokularak donan 90 bin askerin cesedi ise kurda kuşa yem oldu.
* * *
22 Aralık 1914-15 Ocak 1915 arasında yapılan Sarıkamış harekátının faciayla sonuçlanan acı öyküsü işte böyle...
Bu facianın sorumlusu Enver Paşa basına sıkı bir sansür koyarak bu faciayı Türk halkından da sakladı.
Sarıkamış faciası son yıllara kadar pek bilinmiyor, tarihin karanlık sayfalarında gizliliğini koruyordu.
Ama iki yürekli adam bu zinciri kırdılar.
Sarıkamış faciasını inanılmaz bir inatla Türk halkına duyurmayı başardılar.
Bu zorlu, meşakkatli yola baş koyan bu iki yürekli adam Prof. Dr. Bingür Sönmez ile Ahmet Günay.
Yaktıkları ateş her geçen gün büyüyor ve gerçekleri aydınlatıyor.
Önceki gece "Sarıkamış Dayanışma Grubu" olarak hüzünlü bir anma gecesi düzenlediler.
"Donuyorum ben ana" temalı anma konseri, Sarıkamış faciasının dehşetini biraz olsun katılanlara yaşatabilmek için buz gibi bir salonda yapıldı.
Ancak törendeki duygu sıcaklığı soğuğa rağmen kalpleri ısıtmaya yetti.
(Sarıkamış şehitleri için yapılmış türkü)
Kemal Abi zor durumda
BAYKAL bastırıyor: "Önce malını mülkünü, keş paranı açıkla... Sonra da bunun kaynağını göster, kaynağını..."
Unakıtan eksantrik bir insan. Durduk yerde başına iş açtı. Yalnız kendini değil Erdoğan’ı da zor durumda bıraktı.
Hadi bakalım "Kemal Abi" eğer ayıklanacak taş kaldıysa ayıklasın görelim.
Yolsuzluk iddiaları toplumda hızla yayılmaya, ağızdan ağıza gezinmeye başladı mı o iktidarın işi zor demektir.
Baksanıza burunlarına pis kokular geldiğini Başbakan bile itiraf ediyor.
Erdoğan salı günü elli dereden su getirip mal varlığını açıklamadan durumu idare etse de, çare yok eninde sonunda etekteki taşlar dökülecek ortaya...
Erbakan’ın hali pür melali bütün politikacılara ders olsun.
Eski filmleri yeni baştan izlemeye başladık. Haydi hayırlısı...