GEÇEN hafta yazdığım ‘Sanat Üzerine Yakınmalar’ başlıklı yazımda dile getirdiğim eleştirilerin muhatabı Kültür Bakanı olması gerekirdi.
Ama bakan sessiz kaldı. Onun yerine Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Remzi Buharalı’dan bir mektup geldi.
Genel müdür, eleştirilerin kendi genel müdürlüğünü ilgilendiren bölümlerine dönük yanıtlar veriyor.
Yazıda bale sanatçısı Oğuz Özlem’in eleştirilerine yer vermemizin yanlış olduğunu; çünkü bu sanatçının 20 yıldan beri bale yapmadığını söylüyor.
Hayret! Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü olan bir insan, nasıl olur da şu anda altmışlı yaşlarını süren bir bale sanatçısını 20 yıldır dans etmiyor diye eleştirir?
Genel müdüre, bale sanatının doğası gereği, bale sanatçılarının 40 yaş civarında baleyi bıraktıklarını anımsatmak zorunda kaldığım için üzgünüm.
Genel müdür, ‘belden aşağı sanat’, ‘bale ayakkabısı yerine mest’, ‘senfonik müzik yerine mehter’in nerede tercih edildiğinin ispat edilmesi gerektiğini yazıyor.
Bu söylemlerin kimlere ait olduğu basında günlerce yazıldı çizildi. Yoğun eleştiriler yapıldı. Genel müdür şu anda AKP iktidarda olduğu için bunları anımsamak istemiyor olmalı.
* * *
Genel müdür, kadroların verilmediğini kabul ediyor; ama bunu çeşitli formüllerle aştıklarını ve genç sanatçılara sahip çıktıklarını iddia ediyor.
Opera ve bale bugüne kadar çok kişilikli ve karizmatik genel müdürler gördü. Onlar kadro sorununu geçici formüllerle çözmeyi kendi kişiliklerine yakıştıramadılar.
Onun için de Maliye bakanlarıyla dişe diş mücadele ederek sanatçılarının haklarını söke söke aldılar.
Genel müdürün böyle bir savaş vermediğini itiraf etmesi ilginçtir.
Genel müdür, ‘Koltuklarını korumak için hükümetin dümen suyunda kalan yetisiz, yeteneksiz yöneticilerin elinde opera ve bale kurumlarında tarihinin en kötü döneminin yaşandığı ifadesi hangi verilere dayanmaktadır?’ diye soruyor.
Genel müdürün, bunun ölçütlerinin neler olduğunu bilmesi gerekir.
Kriter şudur: Opera ve bale kurumlarında, geçtiğimiz ve içinde bulunduğumuz sezonda uluslararası ve opera repertuvarına yakışır nitelikte kaç eser oynanmıştır? Ne kadar seyirci tarafından izlenmiştir? Yurtdışında oynanan eser var mıdır?
Bu soruların yanıtlarının tümü olumsuzdur.
Bunun en belirgin kanıtı da boş salonlardır.
* * *
Genel müdür, ‘İsimsiz, imzasız dilekçelerle, mesnetsiz ve iftiraya dayalı iddialarla, cesareti olmayan kişiler tarafından yapılan, karalamaya dayalı açılan soruşturmalar müfettişlerin duyarlı yaklaşımları sayesinde yöneticilerin hakkı teslim edilmektedir’ diyor.
Genel müdür kendi kendini aklıyor; ama durum hiç de öyle değil. Kendisi ve getirdiği müdürler hakkındaki müfettiş raporları henüz verilmemiştir.
Genel müdür kendisini aklayacağına, bakanlığa yağan şikáyet dilekçelerini Kültür Bakanı’nın önüne koyma cesaretini göstersin.
Benim bir sanat izleyicisi olarak genel müdüre önerim şudur: Sanata saygısı varsa, opera ve baleler artık düzeltilemeyecek kadar perişan olmadan kadrosuyla birlikte görevi bıraksın.
Kültür Bakanı, bir iki gününü ayırıp sanat kurumlarını ziyaret etse, sanatçıları dinlese, zaten gereğini yapmak zorunda kalır.