Paylaş
Alperenler’in eğer sanata saygı duyacak kadar kültürleri olsaydı İdil Biret gibi bir dünya sanatçısına, ona eşlik eden ünlü İngiliz orkestrasına bunu yapmazlardı.
İdil Biret’in afişini yakmazlardı.
İngiliz sanatçıların dünyanın hiçbir ülkesinde başlarına gelmeyen polis eşliğinde otellerine götürülme olayını yaratmazlardı.
Türkiye’nin sırtına böyle bir ayıbın yüklenmesinin sorumlusu olmazlardı.
Eğer biraz mantıklarıyla hareket edecek olgunlukları olsaydı malum gazetenin tahriklerine kapılmazlardı.
Aslında Vakit’e gazete demek gazetelere, gazeteciliğe hakarettir.
Çünkü dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde Vakit gibi bir gazete çıkmaz.
Yalan, iftira, saptırma, tahrik ve sürekli provokasyon.
Vakit’in gazetecilik adına yaptığı sadece ve sadece budur.
Bunun gazetecilikle uzaktan yakından ilgisi yoktur.
* * *
İşin acı yanı iktidar bu gazeteden çok hoşnuttur.
Onu daima kendisine yakın bulur.
Başbakan hemen bütün gezilerine bu gazeteden bir, iki kişi davet eder.
Onlara özel mülakatlar verir.
Onların yaptığı yalana, iftiraya dönük yayından rahatsız olmaz.
Ama kendisini eleştiren, iktidarın yanlışlarını, yolsuzluklarını yazan gazetelere kürsülerden tehditler, hakaretler yağdırır.
Oysa demokratik bir ülkede başbakanlar medyaya tehditler, hakaretler yağdıramaz.
Hiçbir hukuk devletinde Vakit gibi bir gazete yayın yaşamını sürdüremez.
Ama bizde Vakit’in kılına bile dokunulmaz.
Nitekim Topkapı Sarayı’ndaki konser saldırısı da Vakit’in eseridir.
Vakit bu konseri günlerce önce provoke etmiştir.
Meclis Başkanı Köksal Toptan, olayı kınayan devletin tepesindeki tek kişi olmuştur.
Hükümetten sadece Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay bu çirkin saldırıya sert tepki göstermiştir.
Başbakan, İçişleri Bakanı ve öteki bakanların hiçbiri ağızlarını bile açmamışlardır.
* * *
Ben o gece orada bulunan bir izleyici olarak şunu şiddetle merak ediyorum.
Polis o grubu dağıtmak için neden iki, iki buçuk saat bekledi?
Ya bu süre içinde kalabalık artsaydı ve olay kontrolden çıkacak boyuta gelseydi, daha vahim olaylar yaşansaydı bunun hesabını kim verecekti?
Vali ile emniyet müdürü neden gereken müdahaleyi yapmadılar?
O grubun iki saat Topkapı’yı muhasara altında tutmasına neden göz yumuldu?
Bu güvenlik anlayışıyla ve bu kafalarla İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkentliği’ni nasıl taşıyacak?
Korkarım bu önemli olayı yüzümüze gözümüze bulaştıracağız.
Ne yaparsınız, Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı kültüre, sanata yapılan saldırılarla ilgilenmiyor.
Bakın neyle ilgileniyor? Gazeteden okuyalım:
“Başbakan Erdoğan, düğününe gittiği Hatay’ın Dörtyol İlçesi’ne bağlı Yeşilköy Beldesi’nin belediye başkanı AKP’li Fatma Görgen’e evlilik cüzdanını verirken ‘Vatanına, milletine faydalı en az üç çocuk bekliyorum’ dedi.”
Anlaşılan Başbakan Türkiye’deki aç çocuklarla da ilgilenmiyor.
Paylaş