Sakın korkmayın bir şey olmazmış!

VATANDAŞLARIMIZ hiç endişelenmesin.

Hele hele ülkemiz bölünür filan diye korkmasın...

Meğer hem İnegöl’de, hem de Dörtyol’da çıkan olaylar öyle önemli şeyler değilmiş.
İnegöl’deki hepimizi kara kara düşündüren olaylar için vali bey gazeteci arkadaşlarımızın soruları üzerine büyük bir vukufla provokatörleri açıkladı:
“Üç-beş sarhoş!”
Bizim meslektaşlar “Vay be!” diye şaşırıp kaldılar.
Daha sonra İçişleri Bakanı’nın yaptığı açıklamalar yüreğimizi daha da ferahlattı:
“Endişe edilecek bir durum yok. Her yerde çıkabilecek basit bir asayiş sorunu! Üç beş amigonun işi.”
Demek ki neymiş bütün bu yakıp yıkmalar, onlarca insanın yaralanması.
Hepsi basit birer asayiş sorunu ve de üç beş kendini bilmezin provokasyonu...
İçişleri Bakanımız bütün önlemlerin alındığını, halkımızın huzur içinde işine gücüne bakmasını istedi.
İnegöl defterini bir dahaki olaya kadar bir daha açılmamak üzere kapadı.
* * *
Başbakan Erdoğan hem İnegöl hem de Dörtyol’daki olaylar için ilk günlerde bir açıklama yapmadı.
Doğrusu düşüncelerini merak ediyorduk ki, önceki gün kendileri Kütahya mitinginde bu konulara değindi.
Öğrendik ki, olayların sorumlusu meğer muhalefetmiş.
Hükümetin ise her zaman olduğu gibi yine en ufak bir suçu yokmuş.
Öyle ya, Türkiye’yi iktidar değil, muhalefet yönetiyor.
Başbakan’a göre muhalefet liderleri olay çıkaranları teşvik ediyorlarmış.
Bunu yapmamalıymışlar, sorumlu hareket etmeliymişler.
Bizim Başbakan’ın taktiği belli:
İlgisi olsun olmasın, muhalefeti suçlu ilan etmek.
Olayların sorumlusu olarak da muhalefet liderlerini göstermek.
Bu kez de muhalefet liderlerinin “üç tane oy için ülkenin huzurunu bozduğunu” söylüyor.
Durun daha bitmedi!
Bütün gün söylemleriyle, icraatlarıyla ülkeyi geren Başbakan bunun da sorumlusunun muhalefet liderleri olduğunu iddia ediyor:
“Açık söylüyorum, terör saldırılarını gerekçe göstererek şehirleri birbirine katmak, vatandaşlarımızı mağdur etmek, saldırganları teşvik edecek söylemlerde bulunmak büyük bir fitnedir.”      
* * *
Başbakan’ın valisi, İçişleri Bakanı ve kendileri bu kafada oldukları sürece bu memlekete huzur gelir mi?
Bu memlekette gerilim biter mi?
Bu memleketin insanları birbirinin boğazına sarılmaz mı?
Bu memlekette barış ve kardeşlik kurulabilir mi?
Ben bir vatandaş, bir gazeteci olarak bu sorulara olumlu yanıt veremiyorum.
Başbakan’ın ne amaçla referandum işini bu milletin başına sardığını ve bundan ne yarar sağlayacağını da anlayamıyorum.
Ama bildiğim ve anladığım şudur:
Başbakan kendine göre bir demokrasi, emrine amade bir yargı, biat eden kurumlar ve insanlar istiyor.
Peki, ya Dubai anlaşması, ya gizli Dolmabahçe görüşmesi, ya hukuk ilke ve kurallarını hiçe sayan yargılamalar, ya muhaliflerin yıllarca tutuklu tutulmaları, ya dokunulmazlıkların kaldırılması, ya sümen altına atılan yolsuzluk dosyaları, ya ekonomik sıkıntılar ve halkın perişanlığı...
Bütün bunlar ne olacak?
Bunlar mı? Bırakın canım, bunlar sadece teferruat...
Yazarın Tüm Yazıları