ÜSTAT Burhan Felek bizim meslekte “Şeyhül Muharririn”, yani “yazarların ustası” unvanıyla anılır.
1982 yılında 93 yaşında yitirdiğimiz üstat, gazeteciliğe 1909’da başlamıştı. 73 yıllık meslek yaşamı olan üstat tam 57 yıl köşe yazarlığı yapmış, bu nedenle kendisine “Şeyhül Muharririn” unvanı verilmişti. Ben Burhan Felek’le Milliyet’e uzun yıllar beraber oldum. Üstat sık sık yazıişlerine iner bizlerle sohbet ederdi. Renkli bir kişiliğe sahip olan üstat ilginç anılar anlatır, espriler yapar, ortalığı kırar geçirirdi. Gazetecilik için hiç unutmadığım değerlendirmesi şöyleydi: “Gazeteci yamuklukları, yanlışlıkları görür. Onları yazar. Düzgün ve normal işler onun pek ilgisini çekmez. Haberi yakaladığı zaman babasının gözünün yaşına bakmaz, oturur yazar. Onun için de gazeteci pek sevimli değildir. Ne yapacaksınız mesleğin karakteri bunu gerektirir.” Üstadın ne kadar haklı olduğunu meslekte yıllarımı tüketmeye başladığım zaman çok iyi anladım. * * * Gerçekten de gazeteci babasının gözünün yaşına bakmaz. Zaten yufka yürekli bir gazetecinin habercilik yapması zordur. Çünkü gazeteciğin şaşmaz ilkesi doğru haberi en kısa sürede okuruna iletmektir. Haber saklamak ya da işine gelen haberi yazmak gazetecilik etiğine, mesleksel ilke ve kurallara sığmaz. Bu haftaki Leman Dergisi’nin kapak karikatürünü görünce bunları düşündüm. Karikatür acımasız, haşin bir eleştiri içeriyor ama şaka yollu da olsa bir gerçeği yansıtıyor. Zaten bizim mesleğin en cesur adamları karikatüristlerdir. Onlar makalelerini, yorumlarını çizgiyle yaparlar. Leman’ın kapak karikatürü şöyle: Başbakan ve yanındaki kişi basket maçını izliyor. Oyunda mola verilmiş, sahada ponpon kızlar gösteri yapıyorlar. Ancak gösteri yapanlar bazı maçlarda dans etmeleri engellenen kızlar değil. Onların yerine Başbakan’a yakın, onu destekleyen köşe yazarları. Başbakan yanındaki kişiye şöyle diyor: “Hah. Şimdi bu ponpon kızları seyrederim işte!..” Karikatürist hem Başbakan’ı, hem de köşe yazarlarını son derece neşeli ve güler yüzlü çizmiş. Köşe yazarları gülücükler içinde ellerindeki ponponları havaya kaldırmış coşkuyla dans ediyorlar. * * * Biliyorum şiddetli bir merak içindesiniz. “Kimler var?” diye soruyorsunuz. Merakınızı gidermek istiyorsanız Leman’ın son sayısını hemen alın. Karikatüre bakar bakmaz ponpon dansı yapanları hemen tanıyacaksınız. Yazının başında üstat Burhan Felek’in gazeteci tanımını yazdım. Bu karikatürü görünce üstadın ne kadar haklı olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor. Gerçekten de gazetecinin işi gücü yamuklukları ve yanlışlıkları yakalamak. Onları yazmak, onları çizmek. Bunu yaparken de babasının bile gözünün yaşına bakmamak. Karikatürist arkadaşımız da bunu yapmış. Yakaladığı espriyi gerektiği gibi değerlendirmiş. Bunlar gazeteci diye görmezden gelmemiş. Kimsenin bu karikatüre alınmaması gerekir. Çünkü karikatürist arkadaşımız mesleğinin gereğini yerine getirmiş.