CD çalarda Wolfgang Amadeus Mozart’ın 40. Senfoni’si çalıyor.
Dışarda insanı ısıtan bir bahar öncesi güneşi ve pırıl pırıl bir hava...
Ve notlarımda beni çok ama pek çok mutlu eden bir peri masalı... Bilgisayarıma düşen şu mesajla başlıyor: “Sayın TÜRENÇ, Ben Sevgi Buut. Görme engelliyim. Hukuk fakültesi mezunuyum. Bir kamu kurumunda görev yapıyorum. Bilgisayarımdaki sesli ekran okuma programı sayesinde yazılarınızı her gün okuyorum... (Sağ olsun okurum burada övgü dolu şeyler yazıyor.) Sayın TÜRENÇ, Ben de Sayın Fazıl Say’ı dinlemeyi o kadar istiyorum ki... Hiç buna fırsatım olamadı. Zira Uşak’ta yaşıyorum ben. Buralarda malesef öyle konserler yapılamıyor. İzmir yakın ama nedense orada da izleme imkânım olamadı henüz. Keşke ben de dinleyebilsem Fazıl Say’ı. Bunu o kadar çok isterim ki. Bu duygumu sizinle paylaşmak istedim efendim. Bu iletim sanki istek iletisi gibi oldu. Lütfen kusuruma bakmayınız. Ama bir gün sizinle tanışma imkânım olursa çok sevinirim. Sevgiyle kalın efendim.” * * * İletiyi okuyunca sarsıldım. Belli ki okurum Fazıl Say’ın Almanya’daki konseri ile ilgili yazımı okumuş ve ondan etkilenmiş. Hemen yanıtladım kendisini. Şöyle dedim: “Sizi Fazıl Say ile buluşturmaya çalışacağım. Yalnız biraz zaman gerekiyor. Ben size haber veririm. Sevgiler. Tufan.” Hemen Fazıl Say’ın menajeri Kadir Dursun’u arayıp olayı anlattım. Kadir Dursun olağanüstü bir insandır. Hiç düşünmeden “Ben onu ararım ve Fazıl Say’ın İstanbul’da nisan ayı içindeki iki konserinden birine davet ederim” dedi. Sevgi Buut’tan biraz sonra bir ileti daha geldi: “Sayın TÜRENÇ, İletinizi okudum ve o kadar heyecanlandım ki... Beni çok mutlu ettiniz. Sizin bana yanıt vermeniz benim için o kadar önemliydi ki. Sayın Say’la buluşmayı elbette çok istiyorum ama, sizin benim iletime zaman ayırıp bu yoğun gündemde bana cevap vermeniz beni çok mutlu etti efendim. SAYGILARIMLA.” Yanıt verdim: “Fazıl Say’ın menajeri Kadir Dursun size mail geçti. Sizi İstanbul’a davet edecekler. Selamlar. Tufan.” * * * Ertesi gün Sevgi Buut’tan yine ileti geldi: “Sayın TÜRENÇ, İletinizi şimdi okudum efendim. Say’ın menajeri mail gönderdiler bana. Sonra da telefonla konuştum kendisiyle. Davet ettiler beni istanbul’a. Size nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Kelimeler yetmiyor bunun için. Gece sevincimden uyuyamadım. Çocuklar gibi sevindim. Bana zaman ayırdığınız ve benimle ilgilendiğiniz için size binlerce teşekkür ediyorum efendim. Saygı ve sevgilerimi gönderiyorum size.” Peri masalı böyle başladı. Henüz bitmedi, devam ediyor. Fazıl Say’ın konserinde buluşacağız. Sizlere peri masalının mutlu sonunu da yazacağım.