Yılmaz Çetiner’in kitabını okurken de dikkatimi çekmişti bu durum. Bundan 50 yıl önce de okurlar seks ağırlıklı magazine büyük ilgi duyuyorlarmış.
Yılmaz Çetiner 1950’li yılların sonlarında Ankara’da "Haber" adlı bir akşam gazetesi çıkarıyor.
Bir gün, dönemin çok usta gazetecilerinden Murat Sertoğlu geliyor. Sertoğlu gazetelere romanlar yazıyor. Gazeteler bunların her gün bir bölümünü yayınlıyor, yani tefrika ediyor.
Sertoğlu, "Papazın Günahları" diye bir tefrika hazırlamış. Yani roman kafasında tamamı yazılmamış. Her gün yazılıp yollanacak.
"Yılmaz bunu alın, akşam gazeteleri için biçilmiş kaftandır, çok okunur"diyor ve birkaç tefrika bırakıp gidiyor.
Murat Bey iyi kalemi olan, halkın merakla izleyeceği konuları yaratan ve müthiş hayal gücüyle bunları allayıp pullama ustası bir yazar.
Değişik gazetelere 5-6 tane günlük pehlivan ve aşk tefrikası yazıyor.
* * *
"Papazın Günahları" inanılmaz bir ilgi görüyor ve Haber’e iyi tiraj getiriyor.
Konusuna gelince... Murat Sertoğlu’nun papazı kendisine günah çıkartmaya gelen kızları, kadınları baştan çıkartıyor, onları yatağa atıyor.
Murat Sertoğlu papazı ağına düşürdüğü kadınlarla günlerce seviştiriyor.
Ateşli yatak sahnelerini o kadar canlı anlatıyor ki, okuyucuyu mest ediyor. Bakın papazın meraklıları arasında kimler var? Yılmaz Çetiner’in kaleminden okuyalım:
"Ankara Palas’ta bir resepsiyondan çıkıyorduk. Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ile Samet Ağaoğlu ve bazı bakanlar merdivenlerden iniyorlardı. Ben birkaç basamak arkalarındaydım. Fatin Rüştü Bey birdenbire durdu; bana dönüp bıyık altından muzip muzip güldü.
’Merhaba gazeteci başı’ dedi, ’Papaz yarın ne yapıyor?’
Samet Ağaoğlu gülmeye başladı.
’Papazın günahları biter mi hiç?’
’Vallahi efendim, ben de merak ediyorum, şimdi gider öğrenirim’ dedim. Gülüşerek ayrıldık."
İşin daha ilginç yanı ise cinselliğe izin vermeyen basın savcısı da papazın sadık okuyucularından biri.
Zaman zaman Yılmaz Çetiner’e "Aman biraz örtün papazın üzerini" diye haber gönderiyor.
Neden kızıyorlar?
CUMHURBAŞKANI’na ifrit oluyorlar.Çünkü onlar laik, demokratik cumhuriyet istemiyorlar. Onlar Müslüman cumhuriyet istiyorlar.
Onlar çağdaş eğitim istemiyorlar, din eğitimi istiyorlar.
Onlar TSK istemiyorlar, MSK istiyorlar.
Onlar TÜSİAD değil MÜSİAD, üniversite değil, müniversite, hukuk değil mukuk, TÜBİTAK değil, MÜBİTAK, TÜRSAB değil, MÜRSAB istiyorlar.
Onlar laik demokratik cumhuriyetin üstüne İslam örtüsünü geçirmek istiyorlar.
Onun için onlar Ahmet Necdet Sezer değil, Ahmedinecad istiyorlar.