Otokrat bir başbakan ve bir kültür bakanı

AKP demokrat postuna bürünerek demokrasinin canına okudu. Türkiye’yi bir korku toplumu haline getirdi.

Onlara şu veya bu nedenle kanan aydınların bir kısmı Türkiye’nin karanlığa doğru sürüklendiğini yeni yeni anlamaya başladı.

Bunların arasında dinciler bile var.

Şimdi yüreklerindeki isyan duygusunu sınırlı da olsa seslendiriyorlar.

Son zamanlara kadar AKP’nin politikalarına karşı çıkmayan Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk bile "Ergenekon davası A’dan Z’ye siyasallaştırılmıştır" dedi.

Peki bu davayı siyasallaştıran kim?

AKP iktidarı.

Onu açık açık söylemiyor Selçuk. Ama olsun, anlayan anlar.

Sami Selçuk bir hukuk adamı olma dürüstlüğünü göstererek daha önce de "40 yıllık meslek yaşamımda böyle bir iddianame ile karşılaşmadım" demişti.

* * *

Biliyorsunuz kendisine "sosyal demokrat" diyen AKP’li bir kültür bakanımız var.

Kendileri 12. dalgaya kadar ağızlarını açmadılar, vicdanlarında ufacık bir sızıntı duymadılar.

Ama 12. dalgadan endişe duydular, özellikle dünya çapında bir bilim adamı olan Prof. Mehmet Haberal ve bazı akademisyenler ile Prof. Türkan Saylan için "Bu son gelişmeler tatsız" dediler.

Sonra da rahatsızlığını şöyle dile getirdiler:

"Bazen korkuyorum, işi saptırmak için içerde özel gayretler mi var diye."

Kültür bakanımız Saylan için bir kültür bakanına uygun olmayan bir üslupla bakın ne dedi:

"Bu kadıncağız velev ki bu işin içinde olsun. Onu görme ya, görme ya! Daha neler var, onu görme ya!"

Eğer Prof. Saylan rahatsız olmasaydı şimdi o da zindandaydı. Bakan bunu bilmiyor mu?

* * *

Böyle bir kültür bakanımız olduğu için hepimiz gurur duymalıyız!

Bilim adamları, yazarlar, düşünürler, gazeteciler aylardan beri zindandalar.

Neyle suçlandıklarını bile bilmiyorlar.

Bir terör örgütü, bir darbecilik iddiasıdır gidiyor.

İktidara karşı olan, eleştiren herkes Ergenekoncu ilan edilip içeriye tıkılıyor.

Buna en fazla sevinenlerin çete mensupları ile darbeciler olacağından kimse kuşku duymasın.

Kültür bakanımız bu bahaneyle muhaliflerin içeri tıkılmasından nedense bir rahatsızlık duymadı.

Şimdi amansız hastalığa karşı yaşam savaşı veren, o haliyle cehaletle vuruşan Prof. Saylan’a yapılan muamelenin partisine zarar vereceği endişesiyle bir şeyler söyleme durumunda kaldı.

Haberal’ın ve rektörlerin zindana tıkılmasının bilim dünyasında yarattığı şoktan kültür bakanımızın haberi var mı acaba?

İnsanlar gerektiğinde hakları olduğuna inandıkları koltukları da bırakabilmelidirler.

Sonuç: Bu süreçte ta başından beri hepimiz sustuk, ya da gerektiği kadar tepki gösteremedik.

Korktuk, "Aman başım belaya girmesin, neme lazım" dedik.

Sonunda otokrat bir başbakan, demokrasiyi, hukuku takmayan bir iktidar yarattık.

Şimdi korku içinde yaşayan, gölgesinden ürken insanlar olduk.
Yazarın Tüm Yazıları