Onlar ve bizler (2)

DÜNYANIN en büyük ve en saygın meslek kuruluşu olan “Amerikan Cerrahlar Birliği”, Prof. Dr. Mehmet Haberal’ı en üst düzey geleneksel ödülüyle onurlandırdı.

Ayrıca Prof. Haberal’ı birliğe “Onursal Üye” seçti.
İlk kez bir Türk ve Müslüman bilim adamına verilen bu ödülü almak için düzenlenen törene tutuklu bulunduğu için Haberal katılamadı.
Ona ayrılan koltuk boş kaldı. Ödülü kardeşi Prof. Dr. Ali Haberal aldı.
Törende Prof. Dr. Haberal’ın yaşamöyküsü Harvard Üniversitesi Cerrahi Bölümler Başkanı Prof. Dr. Andrew L. Warshaw tarafından okundu.
120 ülkeden 15 bin cerrahın katıldığı kongrenin yalnızca 1500 üyesinin davetli olduğu ödül töreninde, derneğin kurulduğu 1913 yılından bu yana Türk bayrağı ilk kez öteki onursal üye ülkelerin bayrakları arasında
yer aldı.
Ünlü bilim adamı Prof. Dr. Andrew L. Warshaw yaptığı konuşmada Prof. Dr. Haberal’a tüm cerrahlar adına “dayanma gücü” diledi, “Geçmiş olsun” dileklerini gönderdi ve “Kendisini en kısa sürede aramızda görmek istiyoruz” dedi.
Prof. Dr. Haberal’ın değeri dünyada böyle biliniyor. Onu başlarının üzerinde taşıyorlar.
Ya biz ne yapıyoruz?
Onu içeri tıkıyoruz. Terör örgütü kurmak ve yönetmekle suçluyoruz.
Bunun akıl ve mantıkla bir ilgisi var mı?
Bakın Prof. Dr. Haberal neler yapmış:
35 ulusal ve uluslararası tıp derneğinin üyesi.
Amele gibi çalışarak 9500 öğrencinin eğitim gördüğü bir üniversite (Başkent) ile 10 hastane, 13 diyaliz merkezi kurmuş.
Ve sıkı durun; 1832 böbrek, 344 karaciğer nakli gerçekleştirmiş. 
Bizim böyle bir bilim adamına layık gördüğümüz muamele ise onu hapse tıkmak.
* * *
Mustafa Balbay’ın son kitabı “Silivri Toplama Kampı ZULÜMHANE”yi okurken insanın tüyleri diken diken oluyor.
Mustafa Balbay yüzlerce habere imza atmış, kitaplar yazmış ünlü bir gazeteci.
O da içerde.
Bizim özel yetkili savcılar onu şu maddelerle suçluyorlar:
“Hükümeti devirmeye teşebbüs.
TBMM’yi işlevsiz hale getirmeye teşebbüs.
Halkı hükümete karşı silahlı isyana tahrik.
Terör örgütüne üye olmak.
Gizli belge bulundurmak.”
Bu sözde suçların tümü de Mustafa Balbay’ın gazetecilik çalışmaları esas alınarak üretilmiş.
Yargılamayı yapan 13. Ağır Ceza Mahkemesi, güvenlik birimlerine soruyor: “Ergenekon diye bir örgüt var mı?”
Genelkurmay, Emniyet, MİT, ve Jandarma’dan gelen yanıt şöyle:
“Kayıtlarımızda Ergenekon diye bir örgüt yok.”
Mahkeme “Hayır var” diyor ve yargılamayı sürdürüyor.
Haberal, Baybay ile arkadaşlarının tahliye istekleri her seferinde ikiye bir reddediliyor.  
Her seferinde mahkeme başkanı tahliye için oy veriyor. Ancak iki üye ret oyu verdiği için sanıkların tahliyesi gerçekleşmiyor.
Gazeteci Tuncay Özkan’ın, yazar Ergun Poyraz’ın da durumları aynı.
Dünyanın en saygın meslek kuruluşu Amerikan Cerrahlar Birliği Prof. Haberal’a birliğin en üst düzey ödülü veriyor, onu onursal başkanlığa seçiyor.
Biz içeri tıkıyoruz.
Demokratik ülkeler, gazetecilerine, köşe yazarlarına her türlü özgürlüğü tanıyor, onlara toz kondurmuyor.
Biz ise onları muhalefet yapıyorlar gerekçesiyle suçlar icat edip hapse atıyoruz.
Yazarın Tüm Yazıları