Paylaş
Türkiye diyor ki:
“Protokoller Dağlık Karabağ sorunu çözüldükten sonra hayata geçirilsin.” Zaten Zürih’teki imza töreninde iki ülke arasındaki kriz bir türlü aşılamayan bu anlaşmazlık yüzünden çıktı.
Ermenistan Dışişleri Bakanı Nalbantyan törenden sonra yapacağı konuşma metninde bunu vurgulamak istedi.
Türkiye Dışişleri Bakanı Davutoğlu da Türkiye’nin Karabağ koşulunu dile getirmek istedi.
İlan edilen saat geldiğinde sorun aşılamayınca imza töreninin ertelendiği açıklaması yapıldı.
Sonra Amerika ve İsviçre devreye girerek taraflara baskı yapmaya başladı.
Sonunda Türkiye iki tarafın da konuşma yapmamasını önerdi.
Ermenistan buna da karşı çıktı ama Hillary Clinton ısrar edince Erivan protokollere imza atmayı kabul etti.
Böylece tören krizi aşılmış oldu.
Ama bu 3 saat 15 dakika süren kriz, protokollerin hayata geçirilmesinin önünde daha aşılması bir sürü engel olduğu gerçeğini ortaya koydu.
* * *
Şimdi protokolün öngördüğü açılımlar nasıl gerçekleşecek?
Her iki ülkenin kamuoylarının büyük bir duyarlılık içinde olduğu sorunlarda ortak noktada nasıl buluşulacak?
Bunu şu anda protokolleri imzalayanlar da, imzalanması için emir verenler de bilmiyorlar.
Başbakan Erdoğan, Ermenistan işgal ettiği topraklardan çekilmeden Türkiye’nin sınırı açmasının olanaksız olduğunu söyledi.
Hem de defalarca.
Bu konuda gidip Azerbaycan Parlamentosu’nda da söz verdi.
Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan ise imza töreninden bir gün önce halkına şu açıklamayı yaptı:
“Türkiye ile ilişki kurmak, soykırım gerçeğini şüpheye düşürmez. Bu ilişkiler Karabağ sorununun çözümüne bağlanamaz. Eğer Türkiye makul bir sürede taahhüt ettiği adımı atmazsa, Ermenistan hiç gecikmeden uluslararası haklarıyla ilgili adımları atacak.”
Şimdi “makul sürede” Türkiye Ermenistan sınırını nasıl açacak?
Ermenistan, Karabağ sorununun çözümüne katkıda bulunmak için işgal ettiği topraklardan nasıl çekilecek?
Soykırım iddialarını inceleyecek olan tarihçiler komisyonu karmakarışık prosedürler aşılarak nasıl kurulacak ve işleyecek?
* * *
“Makul süre” sonunda ne olacak?
Türkiye de, Ermenistan da protokolün öngördüğü koşulların yerine getirilmediğini öne sürerek gerekli adımları atmayacak.
Süreç tıkanacak.
Bunu görmek o kadar zor değil. Bunun için dış politika allamesi olmaya da gerek yok.
Açılımın bir sonuca ulaşması için iyimser olmak bir hayli zor.
Kriz gecesi beni dünyaca ünlü Ermeni sanatçısı Charles Aznavour’un ülkesine ve milletine olan bağlılığı ülkemdeki bazı kişilerin tutumları açısından çok düşündürdü.
85 yaşındaki sanatçı ülke severliğinin çok anlamlı bir figürüydü o gece.
Ülkesi için yüreğinde duyduğu sevgiyi ve sorumluluğu en onurlu bir şekilde sergiledi.
O geceki Charles Aznavour, o ülkesi için dimdik duran adam bizim aydınlarımıza, yazar, çizer ve sanatçılarımıza örnek olsun.
Paylaş