Paylaş
Yani Tanrı’nın mucizeler yaratmaları için dünyaya yolladığı melekler midir onlar?
Örneğin Atatürk...
Bir insanın ömrüne sığdıramayacağı zaferleri, reformları 15 yıl gibi bir zaman diliminde başarmıştır.
Savaştığı düşmanlarıyla barış yapmış, bütün insanlığa, ülkesini işgal etmek için savaşa gelip bu topraklarda ölen askerlerin annelerine "Onlar artık bizim evlatlarımızdır, burada huzur içinde yatmaktadırlar" diyerek bir insanlık dersi vermiştir.
Gandhi de öyle...
O da bir ülkenin yazgısını değiştirmiş, pasif direniş yöntemiyle ülkesinin bağımsızlığını sağlamış, insanlığa yeni bir yol öğretmiştir.
Mozart, Beethoven bir ömre sığmayacak kadar çok ve olağanüstü besteler yapmışlar.
Einstein, Lavoisier vs. gibi bilim adamları da buluşlar...
Ben bütün bunların bu dünyaya geldiklerini, mucizeler yaratarak görevlerini tamamladıktan sonra uçup gittiklerini düşünürüm.
* * *
Türkan Saylan için de aynı şeyleri düşünüyorum.
Onun da "UFO" olduğuna yani Tanrı’nın yeryüzüne gönderdiği bir melek olduğuna inanıyorum.
Rahmetli Türkan Hanım, iki kutsal görevi yerine getirmek için bütün ömrünü vermiş.
Toplumun sağlığını tehdit eden cüzamla boğuşmuş, çocuklarımızı karanlıktan kurtarmak için cehaletle savaşmış.
Arkasına devlet gücünü almadan tam 36 bin öğrenciye düzenli burs sağlayarak onların eğitim görmeleri için dur durak bilmeden çabalamış.
Feodal yapının yarattığı çağdışı törelere boyun eğerek kız çocuklarını okula göndermeyen aileleri insanüstü bir güçle ikna etmeyi başarmış.
Bunu sıradan insanların yapmasını düşünmek bile olanaksızdır.
Türkan Hanım her gün daha ileri gitmek için çırpınan bir idealistti.
Büyük, erişilmez sanılan, ama onun erişebileceği hedefleri vardı:
"Burslu öğrenci sayısını 100 bine çıkarmak, her köye bir okul, her kasabaya bir kız öğrenci yurdu yaptırmak" gibi...
Çok değil bir on yıl daha yaşabilseydi bu hedefine kesinlikle varırdı.
Merak ediyorum, ona alçakça iftiralar atanlar, hakaretler edenler bir vicdan sızısı içindeler mi?
Sanmıyorum.
Onu dün saygı, sevgi ve minnetle ölümsüzlüğe uğurladık.
Sanatçının sorumluluğu
BİREYLERİN toplumlarına karşı sorumlulukları vardır.
Hele sanatçıların...
Onlar önceki gün ülkemizin içine sürüklendiği duruma vatandaşların dikkatini çekmek için Galatasaray’dan Taksim’e yürüdüler.
Onları bütün içtenliğimle kutluyorum.
Aynı sorumluluğu duymayan sanatçılar ise bu yürüyüşe katılmadı.
Bir sanatçının kişisel sorunları olmayabilir.
Bu, ona ülkesinin, ülkesinin insanlarının sıkıntılarına sırtını dönme hakkı vermez.
Sanatçılar toplumlarından kopuk yaşamazlar.
Demokratik bir ülkenin sanatçısı olmak kolay değildir, bunun bazı bedelleri vardır.
Paylaş