Nicolas Sarkozy nerede Tayyip Erdoğan nerede

FRANSA Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy krizden büyük darbe yiyen basın sektörüne 600 milyon Euro’luk acil yardım paketi hazırlattı.

Ne yaptı?

18 yaşından büyük her Fransız istediği gazeteye abone olabilecek, ücreti devlet ödeyecek.

Ayrıca ekonomik açıdan zor durumda kalan gazetelere yardım edilecek.

Sarkozy, Fransız halkına şu garantiyi de verdi:

"Endişelenmeyin, bu yardımlar basın özgürlüğüne de zarar vermeyecek."

Fransa Cumhurbaşkanı şu mesajı verdi: "Ben bu yardımlar karşılığında basından hiçbir şey istemeyeceğim."

Peki demokratlığı kimselere bırakmayan bizim Başbakan ne yapıyor?

Kendisine biat etmeyen, övgüler düzmeyen medya için "Almayın, okumayın" diye kampanya açıyor.

Kendisi, bakanları, belediye başkanları ve çocukları hakkındaki yolsuzluk iddialarını yazan medyayı yıkmak, yok etmek için akıl almaz vergi cezaları yazdırtıyor.

Doğan Medya Grubu’na yapılanları yalnız Türkiye değil, bütün dünya şaşkınlıkla izliyor.

Türkiye’nin en fazla vergi veren medya kuruluşunu ve patronunu vergi kaçakçılığıyla suçlatıyor.

Sonra da yapılanların kendileriyle ilgisi olmadığını yandaş medyaya ve yazarlara yazdırtıyor.

* * *

Başbakan seçim gezilerinde büyük bir pervasızlık içinde devletin uçağını, araçlarını, valilerini, kadrolarını kullanıyor.

Seçim mitingi düzenlediği illerde işi kılıfına uydurmak için de bir-iki açılış icat ediyor.

Partisine oy toplamak için beyaz eşya, gıda paketleri, kömür, alışveriş çekleri, para dağıttırıyor.

Sosyal devleti bir sadaka devleti haline getiriyor.

Bütün bu oy avcılığını seçimi kazanmak için hepimizin ödediği vergileri harcayarak yapıyor.

Gittiği illerde açılışı daha önce yapılmış yerleri yeniden açıyor.

Özel sektör yatırımlarının kurdelelerini kendi iktidarı yapmış gibi kesiyor.

Patlayan işsizliğe önlem alacağına muhalefeti suçluyor.

"İşsizliğe bir çare varsa açıkla. Yerine getirmezsem siyaseti bırakım" diyor.

Davos’taki devlet adamlığına ve diplomasiye sığmayan davranışlarını savunuyor.

"O moderatöre vurmakla vurmamak arasında gittim geldim" diyor.

* * *

Başbakanı böyle davranınca bakanı durur mu?

O da seçim bölgesi Antalya’da "AKP’li belediye başkanlarına oy vermezseniz hiçbir işiniz yapılmaz" diye seçmenlere şantaj yapıyor.

Seçim yasasına göre suç olan bu sözleri üzerine muhalefet kendisini istifaya çağırıyor.

Adalet Bakanı oralı bile olmuyor.

Aynı bakan birkaç gün önce patlayan ve demokratik bir ülkede büyük bir skandal sayılacak olay için de aynı vurdumduymazlığı sergiliyor.

İstanbul’un gelişen bir bölgesinin AKP’li belediye başkanına kendisine arsa kapatması için vekalet veriyor.

Basın bunu alıp manşet yapıyor.

AKP iktidarı büyük bir şerbetlilik içinde hiç oralı bile olmuyor.

Bu iş arada kaynayıp gidiyor.

Gidiyor çünkü halk da yaşaya yaşaya bu şerbetlilik alışkanlığı içine girdi.

Hiç kuşkunuz olmasın, Almanya’dan gelen Deniz Feneri dosyası da aynı anlayış içinde bu iktidar tarafından sumen altı edilecektir.
Yazarın Tüm Yazıları