Ne yapalım, Başbakan kavga etmeyi seviyor

BAŞBAKAN’ın kavgayı sevmesinin nedeni, sanırım çocukluğunu ve gençliğini geçirdiği semtteki yaşamın ve koşulların kişiliğine yansıması olmalı.

Medyaya çatmasına, hakaretlere varan suçlamalarda bulunmasına alıştığımız için artık bunlara aldırmıyoruz.

Ama Başbakan’ı, medyayla sık sık giriştiği kavgalar kesmiyor.

Yargıya da saldırıyor...

Hukuk kurumlarının üzerine titreyeceğine, onları her fırsatta didikliyor.

Örneğin, Anayasa Mahkemesi’ne ateş püskürüyor.

Zaman zaman Danıştay’a öfke duyuyor.

İstiyor ki, yargı yüzde yüz kendisinden yana olsun ve hukuka mukuka aldırmadan yaptığı her şeyi onaylasın.

Başbakan, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğunu unutuyor.

Ama işine geldiği zaman da hukuk devleti olmanın vazgeçilmezliğini dilinden düşürmüyor.

Başbakan üniversitelerle, bürokrasiyle, sendikalarla da boğuşmadan yapamıyor.

Kendi yandaşları dışındaki iş álemini, sevmemekten öte düşman gibi görüyor.

Bazı işadamlarına selam bile vermiyor, onlara zorluklar çıkarıyor.

* * *

Gelelim Cumhurbaşkanı’na...

Cumhurbaşkanı’nın kavgacı bir kişiliği yok.

Yok ama onun da bazı özellikleri, oturduğu koltuğa ters düşüyor.

O nedenle aklı başında herkes, tarafsız olamayacağını bildiği için Abdullah Gül’ün seçilmesine karşı çıktı.

Gül, bugüne kadar yaptığı icraatıyla bu insanların ne kadar haklı olduğunu gösterdi.

Örneğin, atamalarda uyguladığı ölçütü, liyakate değil, benimsediği dünya görüşüne göre işletti.

Son bir örnek verelim.

Dokuz Eylül Üniversitesi’ne yaptığı rektör atamasındaki skandal, Çankaya’nın saygınlığını ciddi şekilde zedeledi.

Bu kadar danışmanı olan Cumhurbaşkanı, yarım gün çalışan bir kişinin rektör seçilemeyeceğini nasıl atlayıp da bu zatın atamasını yapar?

Üstelik bu kişinin aldığı oy, birinci olan adayın çok altındaysa...

Ama Cumhurbaşkanı, hem üniversite öğretim üyelerinin oylarına, hem de hukuki duruma aldırmadı.

Atamayı yapıverdi.

* * *

Martta yerel seçimler yapılacak.

Bugüne kadar hep dürüst seçim yapan Türkiye, garipliklerle dolu bir seçime gidiyor.

Seçmen kütükleri tam bir kargaşa içinde.

Bu kütükleri İçişleri Bakanlığı ile Başbakanlığa bağlı kurumlara hazırlatırsanız olacağı budur.

Kazanamayacağınız belediyeleri birleştirme veya bölme taktikleriyle ele geçirmeye kalkarsanız, böyle hukuki rezaletlerle karşı karşıya kalırsınız.

Bu yolun demokrasilerde çıkar yol olmayacağını birileri Başbakan’a anlatmalı.

Bakın ne oluyor, Başbakan’ın kavgacı kişiliği yukarıdan aşağıya bütün ülkeye yansıyor.

Kurumlar, vatandaşlar birbirine giriyor.

Ülkenin dengesi bozuluyor, ne huzur kalıyor, ne hoşgörü.

Herkes birbirinin gırtlağına sarılıyor.

Başbakan ise her yaptığı konuşmada yeni bir kavganın fitilini ateşlemekten sanki zevk alıyor.
Yazarın Tüm Yazıları