Mustafa’nın suçu kalemini kırmak ama satmamak

YILLARDAN beri gazetecilik yapan, yirmiden fazla kitap yazan bir gazeteci...

Cumhuriyet Gazetesi’nin Ankara Temsilciliği’ni yapan, çok önemli haberlere imza atan ve günlük köşe yazan saygın bir gazeteci...

Televizyon programları yapan, Türkiye’nin hemen bütün kentlerinde ve yurtdışında konferanslar veren bir gazeteci...

Laik, demokratik Cumhuriyet’e, Atatürk ilke ve devrimlerine, ülkenin kazanımlarına sahip çıkan bir gazeteci...

İktidarlara uşaklık yapmayan bir gazeteci...

Ülkesinin çıkarlarını daima ve daima kendi çıkarlarının önünde tutan dürüst ve onurlu bir gazeteci...

Böyle bir gazeteci, hangi ülkelerde iktidarlar tarafından düşman olarak seçilir?

Hangi ülkelerde bu niteliklere sahip bir gazeteci, terör örgütü üyesi ve yabancı bir ülke için casusluk yapıyor diye tutuklanıp içeri tıkılır?

Bu soruların yanıtlarını hepimiz biliyoruz.

Mustafa’ya iktidarın duyduğu kin ve nefretin nedenini de biliyoruz.

* * *

Dün arkadaşları olarak onun için Cumhuriyet’te toplandık.

Hepimiz onun kitaplarını imzaladık. Anlamlı bir gündü.

Mustafa Balbay’ın gerçek suçu ne diye sorarsanız, bizim mesleğin onur anıtı olan üstadımız Sedat Simavi’nin şu sözünü anımsatmak isterim:

"Genç gazeteci arkadaşlarıma: Kalemine daima efendi kal. Uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma."

Mustafa Balbay, Sedat Simavi’nin dediği gibi kalemine daima efendi kaldı. Uşak olmadı. Mecbur kaldığı zaman da kırdı ama satmadı.

İşte Mustafa’nın suçu bu.

Onun için onu tıktılar içeri...

Eğer Mustafa, kalemini satıp yandaş medyaya geçseydi ve bu iktidar için övgü dolu yazılar yazsaydı...

Tayyip Bey’in padişahlığını alkışlasaydı...

Hem cebini doldururdu, hem de Başbakan’ın, Cumhurbaşkanı’nın uçağından inmezdi.

Köşklerde, saraylarda ağırlanır, hediyelere boğulurdu.

Evet bütün bunlar olurdu.

Olurdu ama Mustafa, bugünün onurlu, yürekli Mustafa Balbay’ı olmazdı.

Biz kalemini satan değil, kıran Mustafa Balbay’ı seviyoruz.

Arınç, hukuk fakültesinin hangi kapısından çıkmış?

EVET bunu çok merak ediyorum. Hukuk okuyan, milletvekili olan, TBMM Başkanlığı yapan bir politikacının Van’da söylediklerine bakın:

"Emekli orgenerallere ait ses kayıtları ortaya çıktı. Aman Allahım neler konuşmuşlar, neler söylemişler. Allah’a şükrediyorum ki, Türkiye bunların zamanında bir savaşa falan girmemiş. Yoksa bunların savaşacak halleri yok. Askerlikten başka her şeyi yapmışlar. Siyasetle uğraşmışlar, darbelerle uğraşmışlar. Yasadışı güçlerle bile işbirliği yapmaktan çekinmemişler."

Hukukçu olduğunu ifade eden biri söylüyor bunları.

Oysa bu insanların henüz yargılanması bile başlamadı.

Onlara yöneltilen suçlar doğru mu, değil mi belli değil.

Ama bu zat, onları daha yargılanmadan idama mahkûm ediyor.

Tıpkı Irak’ta kelle kesenler gibi...
Yazarın Tüm Yazıları