BU yazıyı, tam 15 gündür çatışmalardan, katliamlardan, yani her türlü felaketten başımı kaldırıp yazamadım.
Mersin Devlet Operası’nı ve orada büyük özveriyle çalışıp çok sesli müziği Anadolu’ya yaymak için çırpınan sanatçıların olağanüstü çabalarını anlatmak istiyordum.
Ama bir türlü olmadı.
Artık bugün dünya yıkılsa yazacağım sanatın o eşsiz misyonerlerini...
Dostum ünlü operacı Mete Uğur’la birlikte yaşadığımız bir günlük harika gezimiz Mersin Devlet Opera ve Balesi Müdür ve Sanat Yönetmeni Selman Ada’nın nazik davetiyle gerçekleşti.
Selman Bey davet mektubunda Guiseppe Verdi’nin Luisa Miller Operası’nı Türkiye’de ilk kez sahneye koyduklarını ve 25 Nisan’daki galaya mutlaka beklediklerini yazıyordu.
Luisa Miller Türkiye’de ilk kez oynanacaktı. Bunu da Mersin operası gerçekleştiriyordu.
Türkiye’nin yetiştirdiği en ünlü bariton Mete Uğur’la büyük bir heyecanla bize ayrılan koltuklarda yerimizi aldık.
* * *
Orkestrayı Selman Ada yönetiyordu. Rejiyi Kenan Korbek yapmıştı.
1940’lı yılların başında yapılan daha sonra opera binası haline getirilen yapıda izliyorduk Luisa Miller’i.
Oyuncular, koro büyük bir heyecanla seslendirdiler bu eşsiz operayı.
Selman Ada’nın yönettiği orkestra kusursuz çaldı. Belli ki Ada orkestraya büyük emek vermiş.
Verdi’nin bu zor operasını olanakların son derece kısıtlı olduğu bir ortamda oynamanın ne kadar zor olduğunu opera izleyicileri çok iyi bilir.
Yaratılan gerçek bir mucizedir.
Selman Ada başta olmak üzere bütün sanat yöneticilerini, oyuncuları, orkestra elemanlarını ve teknik adamları yalnız kutlamıyor, onlara Türk sanatı adına binlerce kez teşekkür ediyorum.
Verdi hiç kuşkusuz bir opera dehasıdır. İlk operası Oberto’yu 36 yaşında besteledi.
1901’de 87 yaşında yaşama veda ettiğinde arkasında her biri başyapıt olan 30’dan fazla opera bıraktı.
Yaşamının son 4 yılında beste yapamayan eşsiz bestekar 54 yıl bir fabrika gibi harika operalar üretti.
Mersin yöresinde okul okul, köy köy dolaşıp çok sesli müziği, operayı, baleyi sevdirmek amacıyla gösterdikleri insanüstü çaba için Mersin Devlet Opera ve Balesi’nin tüm sanatçı ve emekçilerinin önünde yaptıkları bu kutsal görev için saygıyla eğiliyorum.
O ne finaldi
Borusan Flarmoni’nin verdiği bu yılın son konseri olağanüstüydü.
Solist Fazıl Say’dı.
Saint Saens’ın 2 No’lu Sol Minör Piyano Konçertosu’nu çaldı.
Fazıl Say’ı anlatmaya gerek yok. Ama yorumunun sarsıcı ve büyüleyici olduğunu belirtmek isterim.
Konçertoyu bitirdikten sonra ısrarlı alkışlar nedeniyle iki kez bis yaptı. Buna rağmen defelarca sahneye çağırıldı.
İkinci bölümde de orkestra şef Gürer Aykal yönetiminde Ludwig van Beethoven’in 5. Senfonisi’ni seslendirdi.
Orkestranın bütün elemanlarını gösterdikleri performanstan dolayı kutluyorum.
Hiç kuşkusuz Borusan Flarmoni büyük bir gelişme içinde.
Ünlü şef Gürer Aykal’a da bu orkestraya verdiği emeklerden dolayı bir sanatsever olarak özellikle teşekkürler ediyorum.