Paylaş
Avrupa’nın saygın müzik festivallerinden Salzburg Festivali’nin açılış konserinde ünlü piyanistimiz Fazıl Say’a eşlik edecek.
Orkestrayı şef Sascha Goetzel yönetecek.
Bir Türk orkestrası için bu çok önemli bir aşamadır. İstanbul Borusan Filarmoni’nin bu önemli sınavdan başarıyla çıkacağına inanıyorum.
Hele önceki akşam verdikleri konserden sonra bu inancım daha da pekişti.
Ludwig van Beethoven’ın ünlü “9. Senfoni”sini büyük bir başarıyla seslendirdiler.
Müzik dünyasında Beethoven’ın bu yapıtının “İnsanlığın yüce idealinin müzik ile anlatımı” olduğu konusunda yaygın bir kanı vardır.
İnsan ruhunun bu senfoniyi dinlerken baştan sona tanrısal bir müzikle dolup taşma duygusu da bundandır.
Beethoven bu muhteşem senfoniyi 1823 yılında artık kulaklarının sesleri algılayamadığı sağırlık döneminde tamamladı.
Senfoni ilk kez 1824 yılında Viyana’da seslendirildi. Orkestrayı önündeki partisyondan bizzat kendisi yönetti.
Sanatçı konser sona erdiğinde kopan alkış fırtınasını duyamamıştı.
Kendisini seyirciye doğru döndürdüler.
Ancak o zaman izleyicilerin olağanüstü coşkusunu gördü ve çok mutlu oldu.
* * *
Önceki geceki konser, ilginç bir rastlantı sonucu Beethoven’ın yaşamının anlatıldığı iki ciltlik kitabı soluksuz okuduğum günlere denk geldi.
Sevda-Cenap And Vakfı’nın yayınladığı Felix Hunch’un bu nefis yapıtı beni sanki Beethoven’la bütünleştirmişti.
Onun verdiği mücadeleyi, çektiği sıkıntıları anımsayarak, bir uzay sonsuzluğundaki ruhundan doğan müziği yansıtan 9. Senfoni’yi bambaşka duygular içinde dinledim.
Ludwig van Beethoven, bir müzik dehası olan Mozart’tan çok etkilenmiş.
İki dehanın çağdaş olmasını o dönemin en büyük talihi olarak kabul etmek gerekir. 35 yaşında yaşamdan ayrılan Mozart, Beethoven’dan 13 yaş büyüktü.
Beethoven 14 yaşındayken ünlü bir müzisyen olan Mozart’a götürüldü.
O sırada henüz 28 yaşında olan Mozart bu genç müzisyeni dinler dinlemez onun için şöyle dedi: “Bir gün bu çocuğun adını bütün dünya öğrenecek. Çünkü o bir deha.”
Sonra ona ders vermeye başladı.
Mozart, çocuğun içindeki tanrısal müzik gücünün fışkırmasını sağladı.
* * *
Beethoven, Mozart’ın yapıtlarına daldıkça onların derin bir sonsuzluk içerdiğini gördü.
Bu eşsiz bestekârın kullandığı tekniğin sırlarını çözebilmek için günlerce, gecelerce uğraştı.
Onun su gibi akan, yer yer çağlayan melodilerini içine sindirip sonuna kadar tasarlanmış ve biçimlenmiş mükemmel bir güzelliği ve sıcak bir arılığı duyumsadı.
Mozart’ın müziği onu bu dünyanın çirkinliklerinden, kötülüklerinden kurtarıp mutluluğa doğru kanatlandırdı.
Mozart 1791 yılında 35 yaşında öldüğü zaman Beethoven 21 yaşındaydı.
İki benzersiz deha topu topu 21 yıl birlikte yaşayabildiler bu dünyada...
Beethoven da 1827 yılında 57 yaşındayken yaşama veda etti.
İki dehanın yaşamları daha uzun olabilseydi kim bilir arkalarında daha ne güzel yapıtlar bırakacaklardı.
Felix Hunch kitabında Beethoven’ın Mozart için düşüncelerini şöyle anlatıyor:
“Mozart’ın her eserinde müziğin bu besteciye doğrudan tanrı tarafından gönderildiği duygusuna kapılıyordu. Tanrı onu, kendisiyle insanlar arasında bir elçi olarak kullanmıştı sanki.”
Paylaş