OLMADI... AKP’lilerin ve şakşakçılarının dört gözle bekledikleri olmadı.
CHP’de listeler yüzünden hır çıkmadı, hır kaosa dönüşmedi. CHP’yi bilenler, “Boşuna beklenmesin, hiçbir şey olmaz. Liderin dediği olur. CHP örgütü ve delegeleri bilinçlidir. Seçtikleri liderin elini güçlendirirler” dedi. Onların dedikleri oldu. Kemal Bey’in blok listesi olduğu gibi kabul edildi. CHP Genel Başkanı’nın yaptığı konuşmanın bana göre iki ana ekseni vardı: Partinin izleyeceği ana yol... Bürokrasinin değil, halkın partisi olmak ve halk için çalışmak... AKP’nin yok ettiği özgürlükleri yeniden getirerek korku toplumuna son vermek ve demokrasiyi sözde değil özde evrensel boyutlara taşımak. Refahı topluma yaymak, hakça bölüşümü gerçekleştirmek. Hukuk devletine vurulan darbeleri kaldırmak, hukukun üstünlüğünü geçerli kılmak. Yüzde 10 barajını kaldırarak halk iradesinin parlamentoya adil şekilde yansımasını sağlamak. Çağdışı, antidemokratik partiler yasasını değiştirip lider sultasına son vermek. Milletvekillerini halkın seçmesi yöntemini getirmek. İnsan haklarını, her türlü özgürlüğü yasalarla güvence altına almak. Sadaka siyasetini kaldırıp sosyal devleti işletmek. Popülist politikalara son vermek. Namuslu girişimcinin önünü açmak, siyasetçilerin ekonomiye gereksiz müdahalesini ortadan kaldırmak. Ve yeni çağdaş, demokratik bir anayasa yapmak. * * * Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasında sadece bunları yapacağını söylemedi. İktidara geldiklerinde bunları gerçekleştireceğine dair söz verdi. Ama bunun için toplumun tepkisizlikten kurtulmasını istedi. “Ben ayaktayım, siz de ayağa kalkın, isyan edin” dedi. “Korkmayın, korkan her gün ölür, korkmayan ise bir kez ölür” dedi. Kemal Bey susanlara, hiçbir şeye ses çıkarmayan, isyan etmeyenlere sitem etti. Bilim adamlarına “Ayağa kalkın, üniversitelerinizi kaldırın” çağrısında bulundu. Yargıçlardan baskılara boyun eğmemelerini, hukukun katledilmesine isyan etmelerini istedi. Sendikalara, sivil toplum örgütlerine, bürokratlara ve de medyaya “Özgür toplum için direnin” dedi. CHP genel başkanının konuşmasında saydıkları, yıllardan beri özlemi çekilen, eksiği duyulan sosyal demokrat bir partinin varoluş müjdesini veriyordu. Bu, demokrasimiz açısından özlediğimiz bir umut ışığıdır. * * * CHP, 1973-1977’deki Ecevit hareketinden sonra yavaş yavaş halktan kopmuştu. Parti ne büyük kentlerin varoşlarında vardı... Ne kırsal kesimde, ne Orta Anadolu’da, ne de etnik nüfusun yoğun olduğu bölgelerde... Eğer bir sosyal demokrat partinin Kürt vatandaşların yoğun olduğu kentlerde oyları yüzde 1’lere kadar düşmüşse orada çok büyük bir yanlış var demektir. Sosyal demokrat partilerin en önemli özelliği, azınlık hakları ile etnik kitlelerin sorunlarına öteki partilerden daha fazla eğilmek, onların koruyucusu olmaktır. Son yıllarda CHP Güneydoğu’da yoktu. Bundan sonra o bölgelerde, kentlerin varoşlarında, Orta Anadolu’da, kırsal kesimlerde varlığını göstermek zorundadır. Oralarda yaşayan insanlarla kucaklaşmalı, sorunları çözeceğine dair onlara güven vermelidir. CHP kurultayında yanan ışık bunun için büyük umuttur. AKP’nin ve şakşakçılarının telaşının nedeni de budur.