Paylaş
Adalet Bakanı:
“Yargıtay dinlenmedi, Eminağaoğlu dinlendi.”
Adalet Bakanlığı müfettişlerinden TİB’e:
“Dinleme kayıtlarını imha edin.”
TİB Başkanı:
“Başbakan’ın 6 yıl dinlenmesine kimse ses çıkarmıyor, ötekilere tepki gösteriyor. Bu çifte standarttır.”
Dinlendiğini TİB Başkanı’nın açıklamasından öğrendiği anlaşılan Başbakan:
“Ben 6 ay dinlendim. Ben dinlenirken partimin dinlemelerden dolayı suçlanmasını çirkin bulurum.” (Yargıtay Başsavcısı için söylüyor.)
Başbakan’ın dinlendiğini söyleyen TİB Başkanı, Ankara Savcılığı’na ifade veriyor:
“Ben bunları gazetelerden öğrendim.”
Yargıçlar, savcılar dinlemeler üzerine ayağa kalkıyor. Yargının savunma durumunda olduğunu söylüyor.
CHP milletvekili Tacidar Seyhan:
“3 bin yargıç, 300 milletvekili, 613 gazeteci dinlendi. İşte belgeleri...”
Başbakan, Adalet Bakanı ve TİB Başkanı:
“Dinlemeler yasaldır.”
* * *
Yukardaki satırlar bir komediden alınma değil. Gerçek.
Bir ülkede yargı bu duruma düşürüldüyse o ülkede hukuk işlemez hale getirilmiş demektir.
Baskı altında iktidara çalışan bir yargı ile demokrasiyi yürütme olanağı yoktur.
Çünkü adaleti sağlamak, demokrasiyi korumak yargının birincil görevidir.
Bu görev ancak bağımsız bir yargıyla yerine getirilebilir.
Gerek Adalet Bakanlığı’nın iki yargıcı ihraç istemi, gerek savcı ve yargıçları yaygın bir şekilde dinleme, yargıya gözdağı vermekten başka bir amaç taşımaz.
İktidarlar yargı denetiminden hoşlanmazlar.
Ama demokrasilerde yargının yürütme ve yasamayı denetlemesinin engellenmesi düşünülemez.
Türkiye’de yargı hızla siyasallaştırılmakta ve iktidarın etkisi altına girmektedir.
Bunun göstergeleri ortadadır.
İmzasız ihbar mektupları, ruhsal yönden sağlıklı olmayan gizli-açık tanıkların ifadelerine dayanarak hazırlanan hukuk normları ile ilgisi olmayan iddianamelerle yüzlerce insan ağır suçlamalarla tutuklanıp cezaevine kondu.
Tutuklananların çoğu ne ile suçlandıklarından habersiz aylarca yargıç karşısına çıkarılmadan haksız ve hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutulmaktadır.
Türkiye’de yaşananlar, demokrasi ve hukuk devletinin tükenişidir.
Korkma konuş
TÜRKİYE susuyor. İnsanlarımız konuşmaya korkuyor.
9’uncu Cumhurbaşkanı Demirel bu süreçten çıkış yollarını şöyle gösteriyor:
* Korkuya teslim olmayın.
* Yobazlıkla yarışmayın.
* Kadına çağdaş biçimde sahip çıkın.
* Siyaset umuttur.
* Siyasi partiler dövüş partisi değil, mücadele partisidir.
* Askeri, kurum olarak çürütürsek, Türkiye’yi çürütürüz.
* Bugünkü yönetimde hak, hukuk ve merhamet aramayın.
* Ülke yönetiminde kabadayılığa yer yoktur, liyakat ister.
Paylaş