Paylaş
O nedenle ben bugün bu tartışmalardan biraz uzaklaşmak, hepimizi gururlandıracak iki konuya değinmek istiyorum.
Türkiye’nin yetiştirdiği dünyanın en ünlü virtüözlerinden Fazıl Say geçtiğimiz hafta dünyanın en ünlü orkestralarından biri olan Amsterdam Corcertgebouw Orkestrası ile bir konser verdi.
Fazıl Say bu yıl Grammaphone Dergisi tarafından dünyanın en başarılı orkestrası seçilen Concertgebouw ile kendi bestesi “Anadolu’nun Sessizliği” adlı keman konçertosunu çaldı.
Fazıl Say’ın eşsiz yorumunu dinlemek isteyen Amsterdamlılar 19-20 Haziran gecesi salonu tıklım tıklım doldurdular.
Orkestrayı ünlü şef Dennis Russel Davies yönetti.
Ünlü piyanist ve bestecimiz dakikalarca ayakta alkışlandı.
Ama bu olağanüstü konserden Türk kamuoyunun pek haberi olmadı.
Olmadı çünkü biz kısırdöngüler içinde birbirimizle boğuşup duruyoruz.
* * *
Gazetelerde küçücük yer bulan, bu yüzden dikkatinizden kaçmış olabileceğini düşündüğüm önemli bir haberi size duyurmak istiyorum.
Türkiye’nin yetiştirdiği dünyanın en büyük romancılarından biri olan Yaşar Kemal’e Boğaziçi Üniversitesi pazartesi gecesi fahri doktora unvanı veriyor.
Bu nedenle yapılacak törenden sonra ünlü piyano sanatçımız İdil Biret, Yaşar Kemal onuruna bir resital verecek.
Geçenlerde Theodorakis’e fahri doktora verilmesi töreninde Yaşar Kemal’le uzun uzun sohbet ettik.
Yaşar ağabey ben Babıâli’ye geldiğimde gazeteciliği bırakmış, tamamen roman yazmaya odaklanmıştı.
İlk romanı olan ve onu dünyaca ünlü yapan “İnce Memed” piyasaya çıktığında ben ortaokul öğrencisiydim.
Çok sevdiğim edebiyat öğretmenimiz Münir Aksu bize romanı ve Yaşar Kemal’i anlatmış, “İnce Memed”i okumamızı istemişti.
Hemen romanı alıp bir solukta okumuş, çok etkilenmiştim.
* * *
Yaşar Kemal’le konuşurken o günleri anımsadık. Çok ilginç bir anısını anlattı:
“Ben ‘İnce Memed’i yazmıştım ve ünlü bir yazar olmuştum. Zaman zaman Park Otel’e gidiyor ama orada kalan ünlü şair Yahya Kemal’e görünmemek için uzak bir köşede demleniyor, sonra da sessizce çıkıp gidiyordum.
Bir gün Yakup Kadri geldi, elimden tutup ‘Gel seni Yahya Kemal’le tanıştıracağım’ dedi.
Çaresiz gittim. Oturduk.
Yahya Kemal bir şeyler anlatıyordu. Ben heyecandan ne dediğini dinlemiyordum. Birden sustu ve bana sertçe ‘Sen kimsin?’ diye sordu.
Hemen Yakup Kadri araya girdi:
‘Üstad sana söyledim ya... Bu çocuk İnce Memed’in yazarı’
Yahya Kemal bunu duyunca birden ayağa fırladı, ‘O sen misin? Gel bakayım’ deyip bana sarıldı ve yanaklarımdan öptü.
Sonra ‘Her hafta bana geleceksin ve seninle konuşacağız” diye tembih etti.
Çaresiz her hafta gidiyordum ziyaretine. Tarih anlatıyordu. Bu konuda müthiş bir bilgisi vardı.
Bazen gidemediğim oluyordu. Ertesi gün Nadir Nadi Bey’i arıyor, ‘O kara oğlanı bana gönder’ diyordu.
Üstadla sohbetlerimiz ölünceye kadar sürdü.”
Paylaş