KENDİSİNE yandaş olmayan, biat etmeyen gazetelerin alınmaması için kampanya başlatan Başbakan, Kılıçdaroğlu’nu niye muhatap aldı dersiniz?
Oysa Kadir Topbaş Bey, Kılıçdaroğlu’nu muhatap kabul etmeyeceğini açıklamıştı.
Koca Başbakan’ın, İstanbul bile olsa bir kentin belediye başkan adayıyla böyle bire bir polemiğe girmesi hiç yakışık alır mı?
Üstelik bu Başbakan, muhalefetle diyalog kurmaya bile tenezzül etmiyorsa bu daha şaşırtıcı değil mi?
Neyse, biz Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına bakalım.
Kılıçdaroğlu, yolsuzluk iddialarının tepe yaptığı bir belediyeye başkan adayı oldu.
Seçimi kazanırsa işi epeyce zor.
Belediyeye çöreklenen yiyiciler ordusunu nasıl temizleyecek?
Birilerinin ceplerine trilyonlar akıtan hortumları nasıl kesecek?
Bu kadar büyük bir rantı paylaşanlar, bu hortumları halka döndürmesine izin verecekler mi?
* * *
Bana göre Kılıçdaroğlu işe doğru yerden başladı.
"Çizmeleri giyip varoşları adım adım dolaşacağım" dedi.
1973 ve 1977 seçimlerinde Ecevit, büyük kentlerin varoşlarından topladığı oylarla birinci parti çıkmıştı.
Büyük kentlerin belediyelerini de ona varoşlardan gelen oylar kazandırmıştı.
Bugün aynı varoşlar, AKP’nin oy depoları.
Kılıçdaroğlu, varoşlarda yaşayanların alt gelir grubu olduğunu, AKP’nin bu insanları sadakaya muhtaç ettiğini çok iyi biliyor.
Çaresizlik içinde olan bu insanlar, iktidar partisi tarafından dağıtılan gıda paketleriyle, bedava kömür ve harçlıklarla avutuluyor.
O insanlar, kendilerine harcanması gereken belediye gelirlerinin AKP yandaşlarına akıtıldığını göremiyor.
O insanların haklarının, dağıtılan o sadakalardan çok daha fazla olduğunu birisi onlara anlatmıyor.
AKP’nin onları bir lokmaya muhtaç edip sadakayla oyaladığını da anlatmıyor.
İşte bunu yapacağı için Kılıçdaroğlu’na büyük öfke kusuyorlar.
* * *
Dün bütün dinci basın, Kılıçdaroğlu’na saldırıyordu:
"Niye varoşlara gidiyorsun? Niye onlara sadaka dağıtmayacağını, sosyal devletin yapması gereken yardımları yapacağını söylüyor, kafalarını karıştırıyorsun?" diyorlar.
"Niye pişmiş aşa su katıyorsun?" diye öfkeleniyorlar.
Kılıçdaroğlu dürüst, düzgün bir insan. Bunu devlette yüklendiği çok önemli görevlerde de defalarca kanıtlamış bir bürokrat.
Siyasete girmiş ama yolsuzluklara bulaşmamış, tersine yolsuzluklarla savaşmış bir insan.
Devletin en büyük kurumlarını yönetmiş, anamuhalefet partisinde çok başarılı bir yöneticilik dönemi geçirmiş.
Kılıçdaroğlu, Türkiye’de yolsuzlukların tepe yaptığı bir noktada, en büyük rantların ham hum şaralop yapıldığı bir kente tam zamanında aday oldu.
"Yolumu bulmaya değil, yolunu bulanlardan hesap sormaya geldim" diyor.
AKP’liler, Kılıçdaroğlu’na dürüst olduğu, hesap sormaya geldiği için öfkeleniyorlar.
Bundan sonra akşamları TV’lerinizin haber saatlerini sakın kaçırmayın.