BU bir skandaldır. Düşünün Türk yargısının en üst yargı organı olan Anayasa Mahkemesi’nin Başkanı kamuoyuna yalan söylüyor.
Haşim Kılıç Danıştay ile Yüksek Seçim Kurulu’nun yerel seçimlerde 862 belde belediyesinin seçimlere girebileceği hakkındaki kararlarının anayasa ihlali olduğunu açıklıyor.
Kılıç bu açıklamayı, Başbakan Erdoğan’ın Danıştay’ı verdiği karar nedeniyle ikinci bir Anayasa Mahkemesi olmakla suçlamasının hemen arkasından yapıyor.
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt, Haşim Bey’in açıklamasının mahkeme heyetinin kararıyla olmadığını ve bu değerlendirmelere katılmadığını söylüyor.
Ertesi gün Haşim Kılıç heyetin 6 üyesinin onayını aldığını, o nedenle söylediklerinin mahkemenin görüşü olduğunu belirtiyor.
Birkaç saat sonra Anayasa Mahkemesi’nin 8 üyesi bir deklarasyon yayınlayarak başkanın açıklamasına onay vermediklerini ve değerlendirmelerine katılmadıklarını kamuoyuna duyuruyorlar.
Bu durumda Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın kamuoyuna yalan söylediği ortaya çıkıyor.
* * *
Evet bu bir skandaldır.
En üst yargı organının başkanının kamuoyunu böylesine aldatması kabul edilemez.
Bunu yapan insanın da bundan sonra yapabileceği tek görev vardır; o da istifa etmektir.
Şimdi Haşim Kılıç’tan beklenen budur.
Haşim Bey’in hiç beklemeden, hukukçu olmadığı halde işgal ettiği Anayasa Mahkemesi Başkanlığı koltuğunu boşaltması gerekir.
Böyle bir skandala imza atan bir insanın bütün demokratik ülkelerde yapacağı şey de budur.
Direnmenin bir yararı olmaz.
Haşim Bey bu ezikliği, düştüğü bu durumun yükünü kaldıramaz.
İktidara yaranmak için yarattığı bu skandal Haşim Kılıç’a kamuoyunun duyması gereken güveni sıfıra indirmiştir.
Haşim Kılıç istifa ederse hiç değilse son görevini onurluca yerine getirmiş olur.
Bizim kendisine tavsiyemiz daha fazla yıpranmadan, başkanı olduğu kurumu da yıpratmadan istifa etmesidir.
Doktor çaresiz
TAYYİP Bey önce "Hamdolsun biz iyiyiz" dedi.
Krizin ucu görününce "Evvel Allah bize bir şey olmaz" dedi.
Sonra kriz kapıya dayanınca "Merak etmeyin bizi teğet geçer" dedi.
Patır patır iflaslar başlayınca, firmalar kapılarını kapattıkça ve işsizler ordusu katlanarak çoğaldıkça "Ben ülkenin doktoruyum.Durumu ağır olan hastaya ölüyorsun diyemem" dedi.
Son olarak da teşhisi koydu:
"Kriz psikolojiktir."
Doktor çaresiz.
Doktor elinden bir şey gelmeyeceğini itiraf ediyor, "Herkes başının çaresine baksın" diyor.