İŞTE “Benim Valim” böyle olmalı! “Eşkıya”ya nefes aldırmamalı.
Bakın eylemcilere nasıl haddini bildiriyor: “TBMM çevresinde gerekçe ne olursa olsun, hiçbir eylem gerçekleştirilemez. Bu yasal olarak mümkün değildir.” Sonra da şöyle devam ediyor: “Hiçbir kanunsuz eylem, gerekçesi ne olursa olsun Ankara ilinde kabul edilemez. Kaldı ki hiçbir sendikal ve mesleki hak ve talep, Ankara halkının huzuru ve genel güvenliğinden daha üstün olamaz.” “Benim Valim” bu uyarılardan sonra bir de tehdit savuruyor: “Eğer eylem yapılırsa düzenleyiciler sonucuna katlanır.” Peki, çalışanların aleyhine olan “Torba Yasa”yı protesto eden DİSK, KESK, TMMOB ve TTB üyelerinin demokratik sesini duyurma hakları ne olacak? “Benim Valim!” acaba bunun için ne der? Ne diyecek çalışanları bir güzel coplatacak, üzerlerine tansıklı su, biber gazı sıktıracak ve dağıtacak. Başbakan Erdoğan haklı olarak, isyan eden ve sokaklara dökülen Mısır halkının sesine Mübarek’in kulak vermesini istemedi mi? Şimdi neden çeşitli kentlerden Ankara’ya demokratik haklarını aramak için gelen emekçilerin seslerini duymamak için “Valisi”ne onların eylemlerini yasaklatıyor? Niye onların Ankara’ya girmesini, girenlerin Meclis’e yaklaşmasını engelletiyor. Hani ne oldu ileri demokrasi? * * * Ya Kars’taki “İnsanlık Anıtı” heykelinin yıkım kararı? Hangi demokratik ülkede var heykel parçalatmak? Böyle bir sanat yıkıcılığı dünyaya nasıl anlatılır? Bir ülkenin başbakanı beğenmediği heykel için “Yıkın” emri verecek, demokratik hakları için yürümek isteyen emekçilere eylem yasağı koyacak. Sonra da kürsülere çıkıp “Ben ülkeme ileri demokrasiyi getirmek için mücadele ediyorum” diyecek. Bu ne büyük, ne kabul edilemez bir çelişkidir. Aklı başında herkes bu heykelin yıkılması durumunda Türkiye’nin dünyaya rezil olacağını çok iyi biliyor. Bir şey daha biliyor, Erdoğan “Heykel yıktıran başbakan” olarak tarihe geçecek. * * * İlginçtir AKP iktidarı ne zaman sıkışsa kurtarıcı olarak iki ipe yapışıyor. Biri darbe haberleri, öteki de Başbakan ve parti büyüklerine suikast ihbarları. Darbe korkusu yayma olayı haftada bir topluma pompalanıyor. Bir yerler kazılıyor, bir yerler aranıyor, çuval çuval belgeler, CD’ler bulunuyor. Toprağın altından silahlar, mermiler, el bombaları çıkıyor. Son numara 2007’de MİT tarafından gönderilen Başbakan’a suikast yapılacağı yolundaki bilgi notunun 3.5 yıl sonra medyaya sızdırılması. Yandaş medyanın da bunu allayıp pullayıp günlerce manşet yapması. Kiralanan ev, Bulgaristan’da bu işleri tezgâhlayan emekli albay senaryoları hep hayali çıktı. Başbakan bu palavra çıkan suikast haberi notu ile ilgili olarak daha iki gün önce ciddi ciddi açıklamalar yaptı. Unuttuk gittik ama bir de Bülent Arınç’a dönük suikast ihbarı tezgâhı vardı. O da günlerce yandaş medyada manşetlerden verildi. Gözaltına alınan asker oldu. Kozmik odalar günlerce didik didik arandı. Arınç dramatik açıklamalar yaptı. Sonuçta Başbakan’ınki gibi Arınç’a suikast olayı da balon çıktı. Bütün bunlar, siyasi kazanç elde etmek amacıyla bir korku toplumu yaratma oyunlarıdır.