FUTBOLDA ve basketbolda bazı takımlar zaman zaman bu taktiği uygularlar.
Amaç, rakip takımın oyununu bozmak, istediği futbolu sergilemesine engel olmaktır.
“Tam saha pres”i kusursuz uygulamayı başaran takımlar çoğu zaman olumlu sonuç alırlar. Bugün Türkiye’de yürütülen referandum kampanyasında iktidar partisi de aynı taktiği uyguluyor. Hem de eşitliği bozacak yoğunlukta... Muhalefet partileri ile “Hayır” diyecek seçmene nefes aldırmıyorlar. İktidar partisi “tam saha pres”i hemen bütün alanlarda yapıyor. Kentler, ilçeler ve bütün sokaklar dev “Evet” afişleriyle dolu. “Hayır” afişlerinin asılması çeşitli gerekçelerle engelleniyor. Hemen tüm gazetelerde iktidar partisinin çarşaf çarşaf tam sayfa “Evet” ilanları insanların gözüne sokuluyor. Meslek kuruluşları, odalar, sivil toplum örgütleri, sendikalar, dernek ve vakıflar “Oyumuz evet” açıklaması için iktidar tarafından zorlanıyor. Başbakan tarafsız kalmaya dikkat eden kurum ve kuruluşlara “Bitaraf olan bertaraf olur” diye tehditler yağdırıyor. Bununla da kalmıyor “Şimdi susarsanız, yarın bize geldiğiniz zaman biz de susarız” diye işi şantaja kadar götürüyor. * * * Bunların dışında, devlet radyo ve televizyonlarında kampanya eşit olarak yansıtılmıyor. Halkın vergileriyle ayakta duran devlet radyo ve televizyonları hükümet organı gibi yayın yapıyor. Bu nedenle Yüksek Seçim Kurulu TRT’yi uyarmak zorunda kalıyor. İktidar partisi büyük paralar harcarken, öteki partiler ciddi şekilde zorlanıyor. İktidar partisine para yağdıran çevreler, muhalefete selam vermeye bile korkuyor. Bu da kampanyanın dengesini iktidar partisi lehine bozuyor. Referandum kampanyasında bırakın eşitliği iktidar partisinin tam saha presi toplumu bunaltıyor. Demokratik toplumlardaki referandum kampanyalarında görülmeyen bu durum, Türkiye’de yaşanıyor. * * * Demokratik ülkelerde referandum kampanyaları Türkiye’deki gibi olmaz. Buna hem yasalar, hem toplum, hem de ilke ve kurallar izin vermez. O ülkelerde olumlu oy kullanacak olanlarla, olumsuz oy verecekler kararlarını özgürce belirlerler. Kimse kimseye baskı yapamaz. Hele hele iktidar partisi Türkiye’deki gibi “tam saha pres” uygulayamaz. Zaten uygulamak da kimsenin aklına gelmez. İnsanların kanaatlerinin oluşması için özgür bir ortam titizlikle yaratılır. Toplum bizdeki gibi kesinlikle tek taraflı propaganda bombardımanına tutulmaz. Demokratik ülkelerde bu sorumluluk hükümete aittir. Türkiye’de ise bunun tam tersi yaşanır. Bugün insanlar iradelerini bile özgürce açıklayamayacak noktaya getirilmişlerdir. Bu açıdan bakıldığında sürdürülen kampanya demokratik değildir. Değildir çünkü hükümet “Evet” oylarının sandıktan çıkması için her türlü silahı kullanıyor. İktidar, devletin bütün gücünü sandıktan “Evet” çıkması için seferber edebiliyor. Bu nedenle sürdürülen kampanya, 2011 seçimlerinin demokratik bir ortamda yapılacağına olan inancı da giderek zayıflatıyor. Dürüst, özgür, tarafsız bir seçim olacağına dair endişeler ise giderek artıyor.