BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim kazanmak için yürüttüğü "sadaka ekonomisi" sayesinde büyük kentlerimizde yaşayan milyonlarca insan 20 yıl sonra yeniden zehir solumaya başladı.
Şaşırıyorum, hiç mi vicdanı sızlamıyor bu ülkenin Başbakanı’nın?
Zırhlı Mercedes’ine atlayıp şöyle varoşlarda bir tur atsın.
Yarattığı faciayı görecektir.
Bilgisi olsun, son iki aylık ölçümler şöyle:
Ankara ile İstanbul’un bazı semtlerinde insan sağlığı için çok tehlikeli olan azot monoksit ve azot dioksit oranları tehlike sınırının 4 ila 10 kat üstünde.
Bu şu demektir: Bu semtlerde yaşayan milyonlarca insan zehir soluyor.
Bilim adamlarının bu konudaki görüşleri de şöyle:
"Dağıtılan kömürler kalitesiz. Bu tip kömürlerin satılması daha önce yasaklanmıştı. Çünkü bunların kükürt oranı yüzde 2.5... Kaliteli kömürdeki kükürt oranının ise binde 5 olması gerekir.
Bu kömürler zehirleyici boyutta. Seçim uğruna çok büyük bir ahlaki hata yapılıyor. Hep birlikte zehirleniyoruz."
* * *
Türkiye 20 yıl önce kentlerdeki hava kirliliğinden kurtulmuştu.
Şimdi yeniden eskiye döndük.
İstanbul’un, Ankara’nın masmavi havası varoşlardan başlayarak giderek kararıyor.
Bedava kömür dağıtılan semtleri kara bulutlar ve kesif bir kömür kokusu kaplıyor.
Bir zamanlar dünyada çevre kirliğine kötü örnek olarak gösterilen Türkiye’deki hava kirliliği bu iktidar sayesinde yeniden hortladı.
Doğalgaza yapılan aşırı zam yoksul insanları iktidarın dağıttığı kalitesiz kömüre muhtaç ediyor.
AKP iktidarı devlet bütçesinden karşıladığı kalitesiz kömürleri oy toplamak amacıyla dağıtarak çaresiz insanlara büyük kötülük yapıyor.
Soba imalatçılarından alınan bilgilere göre soba satışlarında ciddi bir patlama var.
Halk doğalgaz parasını ödeyemediği için bedava kömüre yöneliyor.
Başbakan bu cinayeti durdurmak zorunda.
Ama biliyorum ki durdurmayacak.
Hatta "Evvel Allah bize bir şey olmaz" diyerek bedava kömür dağıtımına gaz verecek.
Bilim insanlarına
İSTANBUL Üniversitesi Türk üniversitelerinin amiral gemisidir.
O nedenle AKP İstanbul Üniversitesi’ni ele geçirmek istiyor.
Eğer 16 Aralık’ta yapılacak rektör seçiminde hükümet kendi adayını seçtirirse, üniversiteleri ele geçirme planı büyük oranda halledilmiş olacak.
İstanbul Üniversitesi’nin oy kullanacak öğretim görevlilerine çok büyük görev düşüyor.
Ya çağdaşlıktan, aydınlanmadan ve laiklikten yana kullanacaklar oylarını ya da cumhuriyet üniversitelerini tarikatların yönetimine teslim edecekler.
Seçim onların.
Hükümetin adayı Yunus Söylet. Seçilmesi için her yol kullanılıyor.
Atatürk’ün kurduğu İstanbul Üniversitesi’nin yazgısı 16 Aralık’ta belli olacak.
Öğretim görevlilerine bir kez daha vaziyetin bu kadar vahim olduğunu anımsatmak istiyorum.
Yetiştikleri bu bilim kurumunu kendi elleriyle tarikatlara teslim ederlerse söz biter.