GAZETELERDEKİ fotoğrafı görür görmez son zamanlarda Başbakan Erdoğan'daki değişikliklerin nedenini anladım.
Kendi kendime "Bizim millet insanı şaşırtır, bulutların üzerinde uçurtur" dedim.
Fotoğraf şuydu: Meclis'e gelen Başbakan'ı karşılamak için AKP milletvekilleri Meclis merdivenlerine dizilmiş. Hepsi hazır olda. Başbakan yüzünde güven dolu bir gülümseme, en baştaki milletvekilinin elini sıkıyor.
Karşılamanın nedeni Başbakan'a sadakat gösterisi:
"Beyefendi size bağlılıklarımı arz ediyorum.Her zaman emrinizdeyim."
Aslında "Şark"ın değişmez tablosudur bu.
Toplumun her kesimindeki insanlar sürekli aynı gösteriyi yaparlar.
Başbakanlar da insandır. Onların da zaafları vardır. Onlar da aşırı ilgi ve övgüden etkilenirler ve yanlışlar yaparlar.
İşte o zaman da işler karışır.
* * *
Erdoğan geçtiğimiz günlerden birinde partisinin Merkez Yürütme Kurulu'nda bilmem kaçıncı kez yolsuzlukların üzerine gideceklerini söyledi, "Bizim hırsızımız iyidir diyemeyiz.Bakan da olsa, vekil de olsa kimsenin gözünün yaşına bakmam. Bu böyle biline..." dedi.
Ama nedense dokunulmazlıkların kaldırılmasına yanaşmıyor.
Acaba kendisi bunun büyük bir çelişki olduğunun farkında değil mi?
Bir de geçen yıl CHP'den AKP'ye transfer edilen Cemal Kaya olayı var.
Cemal Kaya'nın adı İkinci Beyaz Enerji yolsuzluğuna karıştı. Kaya, hakkındaki yolsuzluk iddiaları konusunda kendisine soru soran Hürriyet muhabiri Şaban Sevinç'e yorum yapmayacağını söylüyor ve şöyle diyor:
"Sizin gazetenin dünkü manşeti neydi, hatırlıyor musun? Peki önceki günkü manşet neydi? Ben unuttum. Sen de unutursun. Bu olay da öyle işte. Unutulur, unutulur..."
Kaya AKP'ye transfer olduktan hemen sonra aile şirketi aracılığıyla BOTAŞ'tan yaklaşık 10 milyon dolarlık Karadeniz'de doğalgaz boru döşeme ihalesi almıştı. Ancak bu işin ortaya çıkması üzerine BOTAŞ ihaleyi iptal etmek zorunda kalmıştı.
Şimdi Başbakan'a sormak istiyorum. Yolsuzluklar konusunda bu kadar titizse Cemal Kaya olayını nasıl içine sindiriyor?
* * *
Başbakan ülkenin bütün kurum ve kuruluşlarına da egemen olmak istiyor. Bunun için de hepsinin başına kendi partisine yakın isimleri getiriyor.
Ele geçirme operasyonlarını meslek kuruluşlarına, sivil toplum örgütlerine kadar yayıyor.
İstanbul Ticaret Odası'nın yönetimi için yapılan baskıları ibretle izliyoruz.
Oda başkanı Mehmet Yıldırım "Biz askeri dönemlerde bile böyle baskı görmedik" diyor.
Meslek odalarını iktidarın güdümüne sokmak bir iktidarın yapacağı en vahim yanlışlardan biridir.
Erdoğan rahmetli Çelik Gülersoy'un adına bile tahammül edemiyor. Onun için Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu'na el koyduruyor.
1994'te belediye başkanı olduğu zaman Çelik Gülersoy'un yoktan yarattığı o güzelim tarihi mekanları Turing'in elinden almıştı. Kısa zamanda hepsi perişan hale gelmişti.
On yıl sonra bu kez kurumun tümüne el koyuyor.
Turing Başkanı Ferit Epikmen haklı olarak "Bu kin niye?" diye soruyor.
Niyesini yukarda sözünü ettiğim o fotoğraf anlatıyor.