Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin konuğu olarak Türkiye’ye geldi. Ancak daha gelmeden belli kesimler kıyametler koparmaya başladılar. Protestolar birbirini kovaladı. Bosnalı Müslümanları incitici sözler söylediği, katliama seyirci kaldığı gerekçesiyle istenmeyen adam ilan edildi. Oysa aynı Emir Kusturica Türkiye’ye defalarca gelmiş, son olarak da 25 haziran’da, yani 3.5 ay önce Bursa’ya konuk olmuştu. AKP’li Belediye Başkanı tarafından bir güzel ağırlanmıştı. O zaman Kültür Bakanı Ertuğrul Bey başta olmak üzere kimse gıkını çıkarmamıştı. Kusturica’nın söyledikleri hiç sorun edilmemişti. Şimdi ise protestolar birbirini kovalıyor. Gariptir bu kervana Kültür Bakanı Ertuğrul Günay da katıldı. Kusturica’yı davet ettikleri için Türkiye’nin en önemli kültür etkinliklerinden biri olan festivale katılmayacağını açıkladı. Durum son derece açık. Dedim ya, hedef Emir Kusturica değil, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın. İşin gerçek yüzü bu. * * * Peki Mustafa Hoca neden hedef? Anlatalım. 2008 yerel seçimlerinde AKP Antalya’yı kaybedeceğini aklına hayaline getirmiyordu. İktidar olarak Antalya’ya dünyanın parasını dökmüşlerdi. Onlara göre kaybetmeleri mümkün değildi. Ama Mustafa Hoca bu hayali darmadağın etti ve seçimleri kazandı. Hem de yüzde 42 oy alarak. Başta Erdoğan olmak üzere o gün bugün AKP’liler Mustafa Hoca’ya diş biliyorlar. Onun başarısız olması için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Önce hiçbir hizmet üretemeyeceğini, Antalya’ya yazık olacağını yaydılar. O tutmadı. Hoca, darmadağınık olan belediyeyi derleyip toparladı ve hizmetlerine başladı. Bu kez Antalya’nın sembolü haline gelen festivali devam ettiremeyeceğini dillendirmeye başladılar. O da tutmadı. Hoca festivali yaptı. Hem de AKP’li belediyeden 5 kat daha az para harcayarak. Bu kez Emir Kusturica’ya tepki adı altında festivali sabote etmeye kalktılar. O da tutmadı. Kültür Bakanı’nın gitmemesine gelince... Bu, festival için bir kayıp olmaz. Ama kültür bakanı olarak kendisi için büyük bir ayıp olur. * * * Can Dündar Kusturica ile konuştu. Adam şaşkınlık içinde. Kendisine yakıştırılan bütün sözlerin yalan olduğunu açıklıyor. Tavır gösterenlere şöyle diyor: “Ben politikacı değil, sanatçıyım. Sözlerime değil, filmlerime baksınlar. Ne anlatmak istediysem, orada.” Kusturica bir şeye akıl erdirememiş, onu da şöyle açıklıyor: “Nasıl olur? Daha önce kaç kez geldim Türkiye’ye. Filmlerim gösterildi, beğenildi. Şimdi ne oldu ki?” Hele hele Kültür Bakanı Günay’ın protestosuna hiç akıl erdirememiş: “Hangi okula gitmiş o?.. Liseye mi? Sizin başbakan da bugün gidip Miloseviç’in partisinden yetkililerle el sıkışıyor. O niye sorun olmuyor?” Evet, Kusturica kendisine gösterilen bu anlamsız tepkileri anlamıyor. Karşı karşıya gelseydim ona “Hedef sen değilsin, Mustafa Hoca” derdim. O zaman Bursa’da neden alayı vala ile ağırlandığını, Antalya’da neden protesto edildiğini çok iyi anlardı. Tam burada yazıya noktayı koymuştum. O anda haber geldi. Kusturica Türkiye’yi terk edeceğini açıkladı ve terk etti. Başta Kültür Bakanı tüm protestocular çok büyük bir iş başardılar. Onları kutlarım.