Halkın nefretinin gücü

ŞEHİTLİKLERDE kutsal bir sessizlik vardır.

Analar evlatlarının ruhları rahatsız olmasın diye ayak uçlarına basarak yürürler.

Haberin Devamı

Sessiz sedasız... İçlerini çeke çeke ağlarlar...


Gözyaşlarını içlerine akıtarak...


Mezarların başında kimseye duyurmadan dualarını okurlar.


Yavrularını, yolladıkları Tanrı’ya onları cennetine kabul ettiği için şükrederler.


Yemeyip yedirdiği, içmeyip içirdiği, uyumayıp uyuttuğu evlatlarının mezarını beşikleriymiş gibi uzun uzun okşarlar.


Çiçeklerini sularlar, ayrık otlarını elleriyle temizlerler.


Bu tablo, her şehit mezarında, her gün yaşanır.


Yüreği yanık anaların şehitliklerdeki halleri yürek paralayıcıdır.

 

* * *


Devlete meydan okurcasına gerilla giysileriyle kahramanlar gibi gelip girdiler ülkeye.


Kurşunladıkları, bombaladıkları, mayınla parçaladıkları güvenlik güçlerine, devlet görevlilerine ve sivil insanlara en ufak bir saygı duymadılar.   

Haberin Devamı


Buna rağmen ayaklarına gönderilen mahkemeye kafa tutup serbest kaldılar.


Sonra parti otobüsünün üzerine çıkıp zafer turu attılar.


Büyük mitinglerle karşılanıp alkışlandılar.


Zılgıtlar, halaylar çekildi.


Onurlarına havai fişekler atıldı.


O yüreği yanık analara nispet yapar gibi yaptılar bütün bunları...


Onlar bu saygısızlığı yaptı da peki buna karşı hükümet ne yaptı?


Gıkını çıkarmadan bu onur kırıcı tabloyu seyretti.


“Bu olmaz... Bu kabul edilemez... Bu gelişler geliş değil... Edebe, adaba, birliğe, bütünlüğe, insanlığa, sevgiye, saygıya sığmaz”
diyenler oldu.

Hepsi hükümet ve yandaşları tarafından “Vay, barışa, kanın durdurulmasına karşı çıkıyorlar” diye suçlandılar.


Sokaklara çıkıp “Vicdanımız kanıyor” diye feryat edenler “Süreci provoke ediyorlar” diye suçlandı.

 

* * *


Ama baktılar ki tepkiler bir anda tüm ülkeye yayıldı.


Milyonlarca vicdan kanamaya başladı.


Baktılar ki halkın öfkesi nefrete dönüşüyor.


Baktılar ki oyları hızla eriyor.


O zaman pabucun pahalı olduğunu anladılar.


Hemen oturup “dönüşleri” erteleme kararı almak zorunda kaldılar.


Hükümet, bu süreci çok kötü yönetti.

Haberin Devamı


Çabucak zafer kazanma açıkgözlülükleri geri tepti.


Batı’dan aldıkları aferinler, halkın yükselen nefretinin içinde boğulup kaldı.


Oysa dünyadaki ve bölgedeki konjonktür PKK’yı bir akrep gibi ateş çemberinin içine hapsetmişti.


Önündeki tek yol terörü bırakıp tasfiye olmayı kabul etmekti.


AKP iktidarı bunu anlayamadı.


Süreci, siyasi zafere dönüştürmek hevesine kapılıp berbat etti.


İngiltere Büyükelçisi David Reddaway IRA (İrlanda Cumhuriyet Ordusu) terörünün bitirilmesini şöyle anlatıyor:


“IRA bizi korkutamayacağını, yenemeyeceğini fark etti. Biz de onlara fikirlerini gerçekleştirebilecek bir ortam sunduk.

Silahlarını teslim ettiler. Af çıkarılmadı, cezaları indirildi.”

Haberin Devamı


IRA gerillalarının meydan okuyarak gelmelerine izin verilmedi. İngiliz devletine kafa tutarak ifade vermeleri söz konusu bile olmadı.


Onlara otobüsler üzerinde zafer turları attırılmadı. Onurlarına havai fişekler patlatılmadı.


Geldiler, silahlarını teslim ettiler ve teslim oldular.


Cezalarını çekip serbest kaldılar.


Bizde olduğu gibi milyonlarca İngiliz’in vicdanı kanamadı.


Onların devleti bunlara izin vermedi. 

Yazarın Tüm Yazıları