NATO’nun Lizbon Zirvesi’nde 28 üye ülke Amerika’nın öncülüğünde İran’a karşı kurulacak olan “füze kalkanı” sistemi üzerinde uzlaştı.
Varılan anlaşmaya göre sistemin radarları Türkiye’de konuşlandırılacak. Strateji belgesinde anlaşmanın ayrıntıları ise yer almadı. Lizbon Zirvesi Türk medyasında “Türkiye istediğini aldı”, “Türkiye zirveye damgasını vurdu” başlıklarıyla yer aldı. AKP iktidarı ve yandaşları zirvenin Türkiye için “zafer” olarak kabul edilmesinin nedenini belgelerde İran’ın adının geçirilmemesi olarak gösterdi. Ancak bütün dünya biliyor ki, Amerika bu “füze kalkanı”nı İran tehdidi için kuracak. Gerçeği Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy dayanamayıp açıklayıverdi: “Belgelerde isim yer almıyor ama biz kediye kedi deriz. Bugünün füze tehdidi İran’dır.” AKP iktidarı “zafer” naralarını bir yana bırakıp sistemin radarlarının topraklarımıza yerleştirilmesi durumunda Türkiye’nin üstleneceği riskin boyutunu halka açıklamak zorundadır. * * * NATO zirvesi bir gerçeği daha gözler önüne serdi. İktidarın büyük iddialarla ortaya attığı ancak hemen her konuda lafta kalan “Komşularımızla sıfır sorun” stratejisi rafa mı kaldırılacak? Geçen yılki NATO zirvesi de Türk halkına “zafer” olarak sunulmuştu. Danimarka eski Başbakanı Rasmussen’in NATO sekreteri olmasına karşı çıkmıştık. Ancak Batılı ülkeler “Hayır olacak” diye bastırınca kabul etmek zorunda kalmıştık. “ROJ TV kapatılsın”, “Rasmussen’in yardımcılığına bir Türk getirilsin” diye iki şart ileri sürmüştük İktidar, bu şartların kabul edildiğini açıklanmıştı. Her iki şart da yerine getirilmedi. ROJ TV kapatılmadı. Rasmussen’in yardımcılığına da bir Türk getirilmedi. Ama yine de insanlarımızın akıllarında o NATO zirvesinde de “zafer” kazanıldı sunumu kaldı. * * * Ermeni açılımını anımsayın. O açılım AKP iktidarı tarafından bırakın “zafer”i, “Tarih yazmıyoruz, tarih yapıyoruz” diye sunulmuştu. Yapılan o kadar büyüktü ki, tarihe bile sığmayacak bir olaydı. Sonuç ne oldu? Sıfıra sıfır elde var sıfır... Ya Kürt açılımı... Silahlar susacak, anaların gözyaşları duracaktı. Ancak ayakları yere basmayan, alelacele ilan edilen açılım Habur’da başladığı anda bitti. Kıbrıs sorunu kendi haline bırakıldı. Ege Denizi sorununda ikide bir “Çok büyük ilerlemeler var. Yakında mutlu sona ulaşılacak” balonları uçuruldu ama somut bir şey çıkmadı. Yunan basınında çıkan haberlere göre karasuları sınırlarında Atina birtakım ilerlemeler elde etmişti. Ege’nin belli yerlerinde karasuları sınırı 12 mile, bazı bölgelerde 8-10 mile kadar çıkıyor, 12 adalar bölgesinde ise bir değişiklik olmuyor. Bu ve buna benzer haberler Yunan basınında “Türkiye bu sınırları kabul etti” şeklinde yer almaya başladı. Bu haberler doğru mudur? İktidar bu konuda tam bir sessizlik içinde. AB ile tam üyelik görüşmelerinde artık bir adım ilerleme bile sağlanamıyor. AB alay eder gibi “Rumlara limanlarınızı açın, biz de iki başlığı açalım” önerisi getiriyor. AKP iktidarı ile yandaş medyanın ikide bir attığı “zafer” başlıklarının halkı kandırmaktan başka bir şey olmadığı ortada. Madalyonun gerçek yüzünü görenler var. Ama ne yazık ki görmeyenler, göremeyenler, görmek istemeyenler ise çoğunlukta.